17 Şubat 2016 Çarşamba

Sesli Düşünce: Açık bilim[1]


Açık Bilim; Evrim Felsefesi, Toplumsal Ağlar, Müzik Üstüne ya da Bilimi Kim Yaratır başlıklarında bir fizikçi ile bir sanatçının, bir uzay bilimcisi ile bir romancının ya da bir aktivist ile bir dil bilimcinin sohbetlerine katılarak hissetmenin bile büyük haz verdiği bir okuma size ilginç geliyorsa uzun süre elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap.



Akademiya içinde ve dışında oluşan entelektüel çevrenin etkileşiminin, bilimsel ve sanatsal yaratılarının beslediği kültürel iklim, geleceğimizi inşa edeceğimiz zeminin dokusunu oluşturmaktadır.  Bu dokunun niteliği, besleyiciliği, sıkılığı inşa etmek istediğimiz geleceğimizi olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilecektir.

Söz konusu zeminin gelişmesinde en önemli özellik mutlak olan hiçbir düşüncenin olmaması, kimsenin mutlak yargılarda bulunmamasıdır. Bilginin üretildiği, yeni bilginin öncekini ‘tahrip ettiği’, “bilimin, yönetmenin ve düşünmenin yöntemi olduğu”, mutlak doğru olduğuna inanılanın veya benimsenen düşüncenin yanlışlığının kanıtlandığı özgür bir ortamdan söz ediyoruz. Bu ortamda bütün entelektüeller en azından bilimin “sonucun tekrarlanabilmesi ve çürütülebilmesi” ilkesine içtenlikle bağlıdırlar.

Dünyamızın geleceğiyle ilgili kuşkularımızı arttıran çevre, kentleşme, sağlık, silahlanma, yaşlanan nüfus ve “uygarlaştırmakla egemen olma” çelişkisinin yarattığı sorunlarla baş etmekte “bilgi, daha fazla bilgi” tek çıkar yol olarak görülmekte ise de en az bunun kadar önemli olanı bilgi toplama – sentezleme - topluma uygulama yöntemlerimizde gerçekleştirilmesi gereken devrimsel dönüşümlerdir.

Yaşadığımız dönemlerin belirsizlikleri bu gereksinimi daha da arttırmaktadır. Oysaki  “belirsizlik dönemlerinde öne çıkan zihinsel yeti, korku olur. İnsanlar kolay ve hızlı yanıt arar iç rahatlığı ister; din de bunları tedarik eder.”  Bu alıntının ülkemiz özelinde yaptığı çağrışımlar ne kadar da gerçekçi değil mi?

Yukarıda işaret edilen bilimsel ve entelektüel dokunun niteliğine ülkemiz özelinde baktığımızda iyimser olmak oldukça güç görünüyor. Hele bir de bu ortam üzerinde giderek artan yönetim ve mahalle baskısı düşünüldüğünde karamsarlığımız iyice artmakta.

Buraya kadar yazdıklarım şu günlerde elimden düşürmediğim bir kitabın bende uyandırdığı düşünceler.  Kitabın özgün başlığı “Science is Culture Conversations at the New Intersection of Science + Society”. Bence “dördüncü sanayi devriminin” değil ama yeni bir bilimsel devrimin yaşandığı çağımızda ABD’de bilimsel devrimin ön saflarında yer alan çok farklı alanlardan kişilerin ikili sohbetlerinin 14 farklı başlıkta yer aldığı söz konusu devrimi hissetmemizi sağlayacak bir kitap bu. Örneğin Evrim Felsefesi, Toplumsal Ağlar, Müzik Üstüne ya da Bilimi Kim Yaratır başlıklarında bir fizikçi ile bir sanatçının, bir uzay bilimcisi ile bir romancının, bir aktivist ile bir dil bilimcinin ya da bir biyolog ile bir felsefecinin derin sohbetlerine katılarak - kendi adıma her şeyi anlayamasam da - hissetmenin bile büyük haz verdiği bir okuma size ilginç geliyorsa uzun süre elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap.

Müfit Akyos






[1] Adam Bly (Haz.), Açık Bilim Ahlakın Temelleri, Hakikatin Doğası, Bilginin Sırları, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi-Elginkan Vakfı, 2014.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder