Açık Bilim; Evrim Felsefesi, Toplumsal Ağlar, Müzik Üstüne ya da Bilimi Kim Yaratır başlıklarında bir fizikçi ile bir sanatçının, bir uzay bilimcisi ile bir romancının ya da bir aktivist ile bir dil bilimcinin sohbetlerine katılarak hissetmenin bile büyük haz verdiği bir okuma size ilginç geliyorsa uzun süre elinizden düşüremeyeceğiniz bir kitap.
Akademiya içinde ve dışında oluşan entelektüel çevrenin
etkileşiminin, bilimsel ve sanatsal yaratılarının beslediği kültürel iklim,
geleceğimizi inşa edeceğimiz zeminin dokusunu oluşturmaktadır. Bu dokunun niteliği, besleyiciliği, sıkılığı
inşa etmek istediğimiz geleceğimizi olumlu ya da olumsuz yönde
etkileyebilecektir.
Söz konusu zeminin gelişmesinde en önemli özellik mutlak olan
hiçbir düşüncenin olmaması, kimsenin mutlak yargılarda bulunmamasıdır. Bilginin
üretildiği, yeni bilginin öncekini ‘tahrip ettiği’, “bilimin, yönetmenin ve
düşünmenin yöntemi olduğu”, mutlak doğru olduğuna inanılanın veya benimsenen
düşüncenin yanlışlığının kanıtlandığı özgür bir ortamdan söz ediyoruz. Bu
ortamda bütün entelektüeller en azından bilimin “sonucun tekrarlanabilmesi ve
çürütülebilmesi” ilkesine içtenlikle bağlıdırlar.
Dünyamızın geleceğiyle ilgili kuşkularımızı arttıran çevre,
kentleşme, sağlık, silahlanma, yaşlanan nüfus ve “uygarlaştırmakla egemen olma”
çelişkisinin yarattığı sorunlarla baş etmekte “bilgi, daha fazla bilgi” tek
çıkar yol olarak görülmekte ise de en az bunun kadar önemli olanı bilgi
toplama – sentezleme - topluma uygulama yöntemlerimizde gerçekleştirilmesi
gereken devrimsel dönüşümlerdir.
Yaşadığımız dönemlerin
belirsizlikleri bu gereksinimi daha da arttırmaktadır. Oysaki “belirsizlik dönemlerinde öne çıkan zihinsel
yeti, korku olur. İnsanlar kolay ve hızlı yanıt arar iç rahatlığı ister; din de
bunları tedarik eder.” Bu alıntının
ülkemiz özelinde yaptığı çağrışımlar ne kadar da gerçekçi değil mi?
Yukarıda işaret edilen bilimsel ve
entelektüel dokunun niteliğine ülkemiz özelinde baktığımızda iyimser olmak
oldukça güç görünüyor. Hele bir de bu ortam üzerinde giderek artan yönetim ve
mahalle baskısı düşünüldüğünde karamsarlığımız iyice artmakta.
Buraya kadar yazdıklarım şu
günlerde elimden düşürmediğim bir kitabın bende uyandırdığı düşünceler. Kitabın özgün başlığı “Science is Culture Conversations at the New Intersection of Science +
Society”. Bence “dördüncü sanayi devriminin” değil ama yeni bir bilimsel
devrimin yaşandığı çağımızda ABD’de bilimsel devrimin ön saflarında yer alan çok
farklı alanlardan kişilerin ikili sohbetlerinin 14 farklı başlıkta yer aldığı
söz konusu devrimi hissetmemizi sağlayacak bir kitap bu. Örneğin Evrim
Felsefesi, Toplumsal Ağlar, Müzik Üstüne ya da Bilimi Kim Yaratır başlıklarında
bir fizikçi ile bir sanatçının, bir uzay bilimcisi ile bir romancının, bir
aktivist ile bir dil bilimcinin ya da bir biyolog ile bir felsefecinin derin
sohbetlerine katılarak - kendi adıma her şeyi anlayamasam da - hissetmenin bile
büyük haz verdiği bir okuma size ilginç geliyorsa uzun süre elinizden
düşüremeyeceğiniz bir kitap.
Müfit Akyos
[1] Adam Bly
(Haz.), Açık Bilim Ahlakın Temelleri,
Hakikatin Doğası, Bilginin Sırları, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi-Elginkan
Vakfı, 2014.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder