Müfit Akyos
‘Paramız var kullanan yok’ Nihat Ergün- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
3 Temmuz 2013 tarihli
Cumhuriyet’ten, ‘Geçen yıl TÜBİTAK bütçesinden Ar-Ge yapacak firmalara destek
için ayrılan bütçenin bir bölümünü iade etmek zorunda kaldıklarını belirten Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, sanayicileri eleştirerek ” Ya bilinmiyor, ya nitelikli proje
hazırlama eksiği var ya da başvurulmuyor. Kullanacak adam, kullanacak
üniversite, kullanacak sanayici, işbirliği projesi arıyoruz” dedi.’
Sn. Bakanın bu
serzenişi şu soruları aklımıza getirdi. Neden Ar-Ge yapılsın ki? Hangi ortamda
Ar-Ge yapılır? Ancak doğru sorular sorulursa doğru yanıtlara ulaşma olasılığı
vardır. Burada zor olan; bilinen sonuçları tekrarlamak yerine doğru soruları
sorabilmek. Yoksa her iki soruya verilecek yanıtlar Sn. Bakanın hemen elinin
altında olsa gerek.
Bütün ilginin
ticarette, faizde, sıcak parada, “yık-yap-sat” ta, HES’ler vb. faaliyetlerde
odaklandığı bir ülkede Ar-Ge, teknoloji ve yenilikçi ürün geliştirme gibi
yüksek düzeyde nitelikler, kurumsal kapasiteler, örgütlenme ve yönetim becerileri
gerektiren, üstüne üstlük hemen bugünden yarına getirisi olmayacak risk içeren
alanlara kim ve neden yatırım yapsın ki? Yollarına ‘para’ dökseniz de çok güç.
Çünkü sizin serzenişlerinizden ve bugüne kadar ki yaklaşımınızdan öyle
anlaşılıyor ki benzetme için hoşgörün; makinanın bir ucundan parayı vereceğiz
öbür ucundan ‘Ar-Ge’ çıkacak. Dünyada henüz böyle bir ‘teknoloji’
geliştirilmedi ne yazık ki!
Hem ne kadar fonlanırsa
fonlansın Ar-Ge yapacaklar öncelikle ‘huzur’ ister; düşünen, sorgulayan,
eleştiren yaratıcı insanlarına saygı gösterilmesini ve değer verilmesini ister.
‘Gazsız’ bir temiz hava ister.
Buraya kadar yazılanları yine eleştiriyorlar diye
dikkate alınmayabilir (elinizdeki konuyla ilgili bütün istatistikler ve dünya
örnekleri bunları doğrulasa bile). Ancak Uluslararası
Yatırımcılar Derneği YASED’in yaptırdığı “Uluslararası yatırımcıların ArGe yatırımlarını
Türkiye’ye çekmek için gereksinimlerin belirlenmesi” başlıklı araştırmada yer alan görüş ve değerlendirmeler dikkatinizi
çekebilir.
Söz konusu araştırmada 17 CEO’nun görüşlerine doğrudan yer verilmiş.
Ayrıca 25 uluslararası firmadan 30 yetkili ile bir anket ve çalıştay
gerçekleştirilmiş. Bu anket ve çalıştay verilerinden öne çıkanları özetleyelim.
“Türkiye’nin Ar-Ge Ekosistemi”nin değerlendirmesinde “Pazar Potansiyeli”
ve “Kalifiye Eleman” güçlü yanları olarak öne çıkmaktadır (ancak doğru
kullanılmaları durumunda “fırsatlara” dönüşebilir. M.A). En zayıf noktalar
olarak, “Vergi ve Harçlar”, “Üniversite/Sanayi Etkileşimi”, “Bürokrasi” ve
“Ulusal Eğitim Politikası” belirtilmektedir.
“Türkiye ve Ar-Ge Yatırımı Yapılan Diğer Ülkelerin Ar-Ge Ekosistemleri”nin
karşılaştırılmasında ise Türkiye’nin daha iyi olması için yatırım yapması ya da
iyileştirmesi gereken alanlar olarak; “Ulusal Eğitim Politikası”,
“Üniversite/Sanayi Etkileşimi”, “Ulusal Bilim-Teknoloji Politikaları” ve “Fikri
Mülkiyet Hakları” ilk sıralarda yer almaktadır.
Güçlü-Zayıf Yönler ve Fırsatlar ve Tehditler Analizi ise şöylece
özetlenebilir:
“… Türkiye’nin genç nüfusu güçlü yön olmaktan çok fırsata dönüşmüştür. Daha
önce güçlü olduğuna inandığımız ArGe altyapısı, katma değeri yüksek ileri
teknoloji hedeflerine yöneldikçe zayıf görüken ve güçlendirilmesi gereken bir
yön durumundadır. Değişen ileri teknoloji hedeflerine bağlı olarak ArGe işgücü
ve diğer girdilerin maliyetleri artmakta, maliyet güçlü özellik olmaktan
tehdide dönüşmektedir. Üniversitelerin ileri teknoloji alanlarında yeterli
sayıda uzman yetiştiremiyor olması ve üniversitelerin sanayi ile etkileşimi
hala önemli zafiyet konularıdır. Değişen hedef teknolojiler bağlı olarak
Türkiye’nin pazar büyüklüğü artık güçlü yön olmaktan daha çok bir fırsat olarak
değerlendirilmektedir. … Bu ülkelerle (Hindistan
ve Çin M.A) rekabet edecek politikaların eksikliği önemli tehdit olarak
karşımıza çıkarken …”
Bir kez de “onların”
değerlendirmesi ile ülkemizin Ar-Ge yetkinliğinin arttırılması için yapılması
gerekenleri anlatmak istedik.
2
Ağustos 2013 tarihli Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi’nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder