26 Nisan 2021 Pazartesi

Çocuklara dost bir kent hepimize dost bir kenttir.

 BM Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Madde 31:

1.    Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.

2.    Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkını saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler.

Oturduğumuz binaya sınır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait boş bir arsa var. Önce başka bir amaçla yüzey toprağı kaldırılan doğal yeşil örtüye sahip bu arsa şimdilerde yakın çevredeki çocuklar için bir çekim alanı oluşturuyor. Hemen yakındaki düzenlenmiş park yerine çocukları buraya çeken, buldukları tahta parçaları, taşlar ve atılmış türlü malzeme ile yaratıcılıklarını kullanarak diledikleri gibi oyunlar kurup, arsanın doğal yapısında bir tür macera yaşamaları. Toprağa oturuyorlar, kayıyorlar, özgürce eğleniyorlar. İmrenerek seyrediyorum.

Çocuk parkı dendiğinde karşımıza, zemini çokça betonla kaplanmış, üzerinde değişik yaş gruplarındaki çocukların yalnızca fiziksel aktivite yapabilecekleri, çoğunlukla plastikten yapılma oyuncaklarla doldurulmuş, sınırları çizilmiş alanlar çıkıyor. Birinden diğerine koşturuyor çocuklar ve ebeveynleri. Oysa ki, yukarıda sözünü ettiğim doğal alanın güvenlik esas alınarak temizlenmesi, düzenlenmesi, takılıp sökülecek uygun malzemelerin serpiştirildiği, bir kıyısında kendi bostanlarını oluşturabilecekleri, hepsinden önemlisi kendi oyunlarını kurgulayabilmelerini özendirecek düzenlemeler içerecek biçimde “çocuk dostu” bir park alanına dönüştürülmesi onları çok mutlu edecektir.