Klara ile
Güneş, 2017 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Kazuo
Ishiguro’nun
ödül sonrası yazdığı ilk romanıdır (YKY, Mayıs 2021).
Yazının
başlığı, Ishiguro’nun WIRED web sitesindeki söyleşisinde
kitabın başkarakteri ve anlatıcısı Yapay Arkadaş (Arfical Firend) –YA Klara için yaptığı “O, insan doğasının bir tür yansımasıdır ve toplumdan
öğrendiklerini topluma geri yansıtır.” yorumundan esinlenerek konulmuştur. Bu
yazı bir edebiyat eleştirisi olmayıp, Yapay Zeka’nın çok yakın gelecekte
evimize kadar girebileceği üzerine düşünceleri yansıtan bir denemedir.
Kitabın ilk
bölümü, acaba bir çocuk kitabı mı okuyorum izlenimi verdi doğrusu (bu arada
çocuk kitapları okuduğumu da belirtmeliyim, öneririm). Klara’nın sahiplenilmeyi heyecanla beklediği
dükkan vitrininden gözlemlediği dünyayı anlatımından aslında yazarın bize bir
anlamda yapay zekanın öğrenme sistematiğini ve yöntemini aktarmakta olduğunu
anlıyoruz. YA, görüş alanına giren her şeye çerçevelendirilmiş bölmeler içinde
yer vermekte ve hafızasında tutmaktadır.
Anlatılanlar
günümüzde veya günümüzden çok da farklı olmayan yakın gelecekte geçiyor gibi.
Bir yanıyla pek az şey değişmiş, diğer yandan henüz koku alacak kadar
gelişmemiş ancak insanlara (romanda çocuklara) eşlik edecek kadar gelişerek
onların evlerine bir “birey” olarak girebilen YA’lar. Bir yanda hâlâ insanların
kullandıkları sıradan arabalar diğer yanda sürekli öğrenerek duygularını da
geliştiren YA’lar. Yazar bizi insanların duygu dünyasından fazla
uzaklaştırmadan YA aracılığıyla, günümüz kapitalist düzeninde ne varsa aynen
devam eden bir dünyanın çeşitli sorunlarıyla yüzleştirmeye çalışıyor.
Bazı
çocukların zekalarının genetik müdahale ile “yükseltilerek” (CRISPR teknolojisi) yeni bir kast oluşturulması, yazarın
YA’ların sürekli gözlemlerine dayalı gelişimlerinden duyduğu endişeye karşı
insanlığa bir önlem önerisi midir? Bu endişe günümüz dünyasında akıllı
makineler üzerinden süre giden güvensizlik tartışmasına da bir yanıt mıdır? Bu
nedenle mi YA’lar hiçbir şeye itiraz etmeyen, saygılı ve kibar davranmaya
programlanmışlardır? Ya “yükseltilemeyen” gençler? Günümüzün eşitsizlikler
üzerine kurulu dünyasına bir gönderme mi? Aslında yazar çevre kirliliğinden,
eşitsizliklere pek çok soruna suluboya bir tablonun soluk renkleri gibi değinip
geçmekte kitabı boyunca. Bu tabloda dilediğiniz rengi ve şekli seçerek YA/YZ üzerine
düşünme ve yorumlama seçeneklerini okuyucuya bırakıyor.
Ishiguro söyleşisinde CRISPR teknolojisi gibi teknolojilerin uygulanmasını ucuz ve kolay bulsa da
CRISPR’in arkasında geleneksel devlet veya üniversite
gözetiminin değil, özel sektörün olması nedeniyle regüle edilebilirliğinden
duyduğu endişeyi dile getiriyor. Bu nedenle de bu konudaki tartışmalara
toplumun en geniş kesimlerinin katılması gerektiğini söylüyor. Oysa ki CRISPR’i otoriter yönetimlerin nasıl kullanabileceği bir başka tehlike alanı
olabilir mi?
Josie, kendisine
arkadaşlık etmesi için Klara’yı seçen evin tek çocuğu. Annesi ile yaşıyor.
Ancak Josie hasta. Bu nedenle olsa gerek Anne beklenen sonu Josie’nin yaşamını
Klara’nın bedeninde ölümsüzleştirme – sonradan vazgeçse de - arayışına girer.
İşte size insanlığın bitmeyen ölümsüzlük dilemması.
YA’nın yaşam
kaynağı olan Güneş’le ilişkisi sergilendiği dükkanın vitrininden
gözlemlediklerinden başlayarak giderek bir “yaratıcı” ile olan ilişkiye
dönüşüyor. Josie’nin hastalığının şifasını da Güneş’te arıyor. Güneş’ten büyük
bir saygı ve dikkatle “iyileştirici gücünü” Josie’ye ulaştırmasını rica ediyor.
Yapay bir varlığın Güneş’le bu ilişkisi ve ricasının kabul görmesi ne anlama geliyor? Doğa gücü karşısında inancın başlangıç
noktası mı?
Önceki
kitaplarına göre geleceğimizi etkileyecek teknolojilere daha yakından bakan Ishiguro bizleri de alçak sesle olası sorunlarla
yüzleşmeye çağırıyor.
https://www.wired.com/story/kazuo-ishiguro-interview/
Not: YZ ile ilgili Herkese Bilim Teknoloji Dergisi 169., 171.,173.,175. Sayılarında çıkan
yazılarıma bakabilirsiniz.
Bu yazı Herkese Bilim Teknoloji Dergisi 4 Kasım 2021, Sayı: 293’de yayınlanmıştır.
Abone ol! Oku Okut!