15 Mart 2021 Pazartesi

Hayal, fantezi ve yaratıcılık

 "Bence olgunluk kabuk değiştirmek değil, serpilip gelişmektir. Yetişkin bir insan ölü bir çocuk değil, yaşamayı başarmış bir çocuktur..."   Ursula K. Le Guin

2019 sonlarında başlatılan HBT konferanslarının konusu değişik boyutlarıyla ele alınan meraktı. Bu konferanslar Covit-19 salgınına yakalanmasaydı artan bir ilgiyle sürdürülebilecekti. HBT’nin misyonuna uygun olan merak temasından sonra önerebileceğim konu hayal, fantezi (TDK: Sonsuz, sınırsız hayal, fantazya) ve yaratıcılıkla ilişkisi olabilirdi. Devleri, ejderhaları, iyilerle kötüleri, zamandan ve mekandan bağımsız, her türlü fizik kuralının dışında masallarda, efsanelerde, bilimkurguda yazılı veya sözlü edebiyatımızda yer alan hayal ve fanteziler ya da daha geniş tanımıyla kurmacalar, çocukluğumuzda da yetişkinliğimizde de özgür zihinleri besleyen önemli kaynaklardır.


Hayal; zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya olarak tanımlanıyor (TDK). Ursula K. Le Guin (1929 - 2018) ise Kadınlar Rüyalar Ejderhalar kitabında hayal gücünü Kısaltılmış Oxford Sözlüğü’nden alıntıyla “1. Hayal etme eylemi, veya gerçekte duyularla algılanmayan şeylerle ilgili bir zihinsel tasarım oluşturmak; 2. Henüz var olmayan eylemlerin ve olayların zihinsel değerlendirmesi” olarak veriyor. Bilimkurgunun bu çok önemli yazarı, hayal gücünden hem entelektüel hem de duyumsal anlamda zihnin özgürce oyun oynamasını anladığını, “oyun”la da yenilenmeyi, yeniden yaratmayı, bilinenle yeni olanın yeni bir şekilde bir araya getirilmesini kastettiğini yazarken adeta yaratıcılığı ve yenilikçiliği (inovasyon) tarif ederek hayal gücünün gerekliliğinin de altını çiziyor. “Yetişkin zihnin özgür oyunu”nu ise hayal gücünün düzenlenmesi hem sanatın hem de bilimin temel yöntemi veya tekniği olarak yorumluyor.