23 Ocak 2016 Cumartesi

Ankara Rüzgar Tüneli’ni Üniversite Yıkıyor!

Müfit Akyos


Ülkemizin ilk ve tek endüstriyel rüzgâr tüneli Türk havacılığının anıtı bir "ENDÜSTRİYEL MİRAS" olan Ankara Rüzgar Tüneli Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi genişleme çabalarına kurban edilmek üzeredir!


Gün geçmiyor ki Cumhuriyetimizin kazanımlarından birisini kaybetmeyelim. Bunlardan sonuncusu Ankara Üniversitesi Dişçilik Fakültesi’ne genişleme alanı açmak amacıyla içinde Ankara Rüzgâr Tüneli’nin de bulunduğu alanda yapılan yıkımlardır.

Ülkemizin havacılık ve uzay tarihine bakacak olanlar liderliği, öngörüyü, ihaneti görecek gururu, hüznü ve kızgınlığı yaşayacaklardır. Liderlik ve öngörüdür çünkü Atatürk TBMM V. Dönem 3’üncü Yasama Yılı Açılışı (1 kasım 1937) konuşmasında “Bundan sonrası için bütün tayyarelerimizin ve motorlarının ülkemizde yapılması ve harp hava endüstrimizin de bu temele göre geliştirilmesi gerekir” diyordu. 

1926 ile 1948 yılları arasında Eskişehir, Kayseri, Etimesgut ve Beşiktaş Özel Uçak Fabrikaları, Etimesgut Uçak Motor Fabrikası, Tayyare Makinist Mektebi, Ankara Akköprü Planör Atölyesi gibi kuruluşlarla Türk Havacılığı dünyada önemli bir yere sahip olmaya başlamıştı. Rüzgâr tüneli ise havacılığın ilerlemesi, uzay teknolojilerinin geliştirilmesi için en önemli altyapılardan birisidir. Ankara Rüzgâr Tüneli (ART) 1940’lı yıllarda ülkemize uzay teknolojilerinin önünü açacak en önemli yatırımdı. 1940’da planlanmış olmasına rağmen 1947’de inşaata başlanmış, 1950’de tamamlanmıştı. Dönem Amerikan Marshall yardımlarının başladığı yıllardı. Bizim bir şey yapmamıza gerek yoktu Amerika verirdi. Ankara’da, Beşevler’de kurulan ART, açılışından hemen sonra kapatılmış ve 1998’e kadar elli yıl hiç kullanılmamıştı.

1990 yılında denemek için çalıştırıldığında sessiz ve saat gibi çalıştığı ortaya çıktı. Dönemin SAGE yönetimi birkaç genç ve idealist mühendis ile 1994’te ART’nin bakımı, modernizasyonu ve revizyonu sekiz ayda tamamlanması ile ülkemiz, deneysel aerodinamik alanında hizmet verebilecek bir yapıya kavuşmuş oldu. Düşük ses altı kapalı devre rüzgâr tüneli sınıfında yer alan ART, en yüksek hızda bile düşük gürültü seviyesinde türünün tek örneği olarak halen TÜBİTAK- Savunma Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü sorumluluğunda havacılık, şehircilik ve çevre, aerostatik, rüzgar enerjisi alanlarında bilimsel deneylerde kullanılmaktadır. Kalitesi ve teknik donanımıyla 2000 yılında Subsonic Aerodynamic Testing Association’a üye olmuştur.

ART binası TMMOB - Mimarlar Odası tarafından, “Yapının oldukça büyük bir kısmını,…, kapalı devre olarak çalışan tünelin kendisi kapsamaktadır. Bu anlamda yapının, pek çok endüstri binası gibi, sadece makinaları içeren bir kabuk ya da kaporta olmaktan öte, kendisinin bilgi üretmek üzere tasarlanmış bir makina olduğu gözlemi anlamlı olacaktır.” değerlendirmesi yapılmıştır. Bu özellikleriyle ART, bir ENDÜSTRİYEL MİRAS’tır.

Ancak bu endüstriyel mirası, oluşumunda Atatürk’ün özel ilgisi bulunan ve kendisini “Cumhuriyet tarihini ve misyonunu milletiyle özdeşleştirmiş, bütünleştirmiş bir üniversite” olarak tanımlayan Ankara Üniversitesi’nin döner sermaye geliri yüksek Diş Hekimliği Fakültesi’ne genişleme alanı yaratmak amacıyla yok etmek istemesi acıdır.

Cumhuriyetin başkentinde her fırsatta o dönemin izlerini silmek üzere sergilenen vandallığın (Ankara Havagazı Tesisleri, Ankara Su Süzgeci) bir rastlantı olmadığı bir kez daha belgelenmeden Ankara Rüzgar Tüneli’ni kurtarmak başta TMMOB ve bağlı odaları olmak üzere, üniversitelerimize, havacılık sanayimize ve Cumhuriyetin mirasına sahip çıkma bilincinde olanlara düşmektedir.


Bu yazı Cumhuriyet Gazetesi’nin 13 Kasım 2015 tarihli Bilim Teknoloji Dergisi’nde Politik Bilim Köşesi’nde yayınlanmıştır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder