15 Ocak 2016 Cuma

Sosyal Yenilikte Kurumsallaşma


29 Ağustos 2014

Müfit Akyos


Zorba  gündemin girdabından kurtularak, yenilikçi fikirleri ortaya çıkartıp, uygulayıp, sınayıp kalıcı deneyimler elde ederek geleceği inşa etmeye başlamanın zamanıdır…


Günümüzün yerel yönetimlerini bugüne kadar olduğu gibi yalnızca hizmet veren kurumlar olarak tanımlamak, özellikle yoğun göç baskısı altında bunalan kentlerin artan uyumsuzluk, kaynakların yetmemesi, işsizlik, paylaşımdaki adaletsizlik vb sosyal ve ekonomik sorunların sürgit çözülemeyeceğini kabullenmek anlamına gelecektir. Bunun olumsuz sonuçlarından biri olarak Türkiye’nin ruh sağlığı haritası gösterilebilir: “Sağlık Bakanlığı verilerine göre, psikolojik rahatsızlık şikâyetiyle sağlık kuruluşlarına başvuranların sayısı son 5 yılda üç kattan da fazla arttı…sadece bir yılda psikolojik şikâyetlerle sağlık kuruluşlarına başvuranların oranı yüzde 12 olarak hesaplandı. Bu konudaki rekor ise İstanbul ve Ankara’dan geldi. İstanbul’da son beş yılda yaklaşık 6 kat arttı, Ankara’da artış ise altı katın da üzerine çıktı.”
Yerel yönetimler artık daha karmaşık alan ve sorunların çözümünde etkin roller alması beklenen (gereken) kurumlardır. Bu yeni rolün içinin doldurulmasında devlet yapılarının geleneksel sorun çözme(me) yöntemlerini kullanmaları beklenemez. Bu konuda yerel yönetimlerin görünür üstünlüğü halkla iç içe olmalarıdır, ancak bu kaynağın kullanılmadığı da bir gerçektir.

Bir önceki yazımda (“Sosyal yenilik ve yerel yönetimler”, CBT, Sayı:1428), yerel yönetimler için bir çözüm önerisi olarak, “toplumsal karar süreçlerine katılma, birlikte çözüm geliştirme, dayanışma yaratma gibi özellikleriyle ‘sosyal yenilik (inovasyon)’ yapmaları önerilerek, “Sistemin dayattığı çözümlerle ve yönetim biçimleriyle bu ve benzer sorunlara çözüm bulma umudu yoktur. Sosyal yenilik,  sorun sahiplerinin çözüm süreçlerine katılma zorunluluğu özelliğiyle bir anlamda ‘güç ilişkileri dahil sosyal ilişkilerin’ güçsüzler yararına yeniden tanımlanmasını gerektirir. [Sosyal yenilik] bu yanıyla sosyal adaletin ahlaki yönünü tanımlar.” denilmişti.

Sosyal yenilikçiliğin özellikle büyük kent yerel yönetimlerinin stratejilerinde yer alarak, kalıcı bir yetenek ve kapasite oluşturması için, bilimsel bilginin esas alındığı, yenilikçi fikirlere ortam hazırlandığı, kentten kaynaklanan sosyal sorunların çözümü için sorunun gerçek sahiplerinin, sosyal bilimcilerin, teknolojinin yenilikçi ve yaratıcı bir ortamda bir araya getirildiği özel alanların oluşturulması gerekmektedir.

Bununla ilgili olarak, AB Sekizinci Çerçeve Programında, “Social Innovation Community” başlığı ile ve hatırı sayılır bir bütçe ile bu alanda bir proje çağrısının halen açık olduğunu duyurup daha somut bir örnekle devam edelim.

Bu örnek, zorba gündemin girdabından kurtularak, yenilikçi fikirleri ortaya çıkartıp, uygulayıp, sınayıp kalıcı deneyimler elde ederek geleceği inşa etmeyi düşünenler için.

İspanya’nın Bask bölgesinde Santurtzi’de sosyal girişimciler ve işbirlikleri için dünyanın ilk ‘sosyal silikon vadisi’ Bilbao Sosyal Yenilik Parkı adıyla kurulmakta. Yerel yönetimler ve İspanya hükümeti tarafından altı milyon avro başlangıç bütçesiyle kurulan parkta, filiz firmalar (start-ups), bölgesel ve merkezi hükümet kurumları, sivil toplum yapılanmaları, hayır kurumları yer alacak. Bu kurumların faaliyetleri için eğitim, araştırma ve geliştirme gereksinimleri sosyal yenilik alanında kurulacak bir “Sosyal Yenilik Akademisi” ile karşılanacak. Bask Sosyal ve Kurumsal Yenilik Merkezi’nin sağladığı uygun ortamda sosyal yenilik alanında yeni modeller, yöntemler ve araçlar geliştirecek yeni yeteneklerin çekilmesi ve gelişmeleri beklenmekte. Bu girişim içerdiği yenilikçilik, deneysellik ve işbirlikleri ile tam da yenilik tanımına uymakta. 
Demokrasi adına (!) merkezi bir yapılanmanın en üst düzeyde tahkim edilmeye ve halkın bütün karar süreçlerinden dışlanmaya çalışıldığı günümüz Türkiye’sinde, kendi gereksinimlerimizden hareketle yerel yönetimleri güçlendirme amacıyla sosyal sorunlarımıza kendi yaratıcı çözümlerimizi geliştirmek üzere özgün yapılanmalar ve araçlar oluşturmanın tam da zamanı değil mi?



Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 29 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder