29
Ağustos 2014
Müfit Akyos
Zorba gündemin girdabından kurtularak, yenilikçi fikirleri ortaya çıkartıp, uygulayıp, sınayıp kalıcı deneyimler elde ederek geleceği inşa etmeye başlamanın zamanıdır…
Günümüzün yerel yönetimlerini bugüne kadar
olduğu gibi yalnızca hizmet veren kurumlar olarak tanımlamak, özellikle yoğun
göç baskısı altında bunalan kentlerin artan uyumsuzluk, kaynakların yetmemesi,
işsizlik, paylaşımdaki adaletsizlik vb sosyal ve ekonomik sorunların sürgit
çözülemeyeceğini kabullenmek anlamına gelecektir. Bunun olumsuz sonuçlarından
biri olarak Türkiye’nin ruh sağlığı haritası gösterilebilir: “Sağlık
Bakanlığı verilerine göre, psikolojik rahatsızlık şikâyetiyle sağlık
kuruluşlarına başvuranların sayısı son 5 yılda üç kattan da fazla arttı…sadece
bir yılda psikolojik şikâyetlerle sağlık kuruluşlarına başvuranların oranı
yüzde 12 olarak hesaplandı. Bu konudaki rekor ise İstanbul ve Ankara’dan geldi.
İstanbul’da son beş yılda yaklaşık 6 kat arttı, Ankara’da artış ise altı katın
da üzerine çıktı.”
Yerel
yönetimler artık daha karmaşık alan ve sorunların çözümünde etkin roller alması
beklenen (gereken) kurumlardır. Bu yeni rolün içinin doldurulmasında devlet
yapılarının geleneksel sorun çözme(me) yöntemlerini kullanmaları beklenemez. Bu
konuda yerel yönetimlerin görünür üstünlüğü halkla iç içe olmalarıdır, ancak bu
kaynağın kullanılmadığı da bir gerçektir.
Bir
önceki yazımda (“Sosyal yenilik ve yerel yönetimler”, CBT, Sayı:1428), yerel yönetimler için bir çözüm önerisi olarak, “toplumsal
karar süreçlerine katılma, birlikte çözüm geliştirme, dayanışma yaratma gibi
özellikleriyle ‘sosyal yenilik (inovasyon)’ yapmaları önerilerek, “Sistemin
dayattığı çözümlerle ve yönetim biçimleriyle bu ve benzer sorunlara çözüm bulma
umudu yoktur. Sosyal yenilik, sorun
sahiplerinin çözüm süreçlerine katılma zorunluluğu özelliğiyle bir anlamda ‘güç
ilişkileri dahil sosyal ilişkilerin’ güçsüzler yararına yeniden tanımlanmasını
gerektirir. [Sosyal yenilik] bu yanıyla sosyal adaletin ahlaki yönünü tanımlar.”
denilmişti.
Sosyal
yenilikçiliğin özellikle büyük kent yerel yönetimlerinin stratejilerinde yer
alarak, kalıcı bir yetenek ve kapasite oluşturması için, bilimsel bilginin esas
alındığı, yenilikçi fikirlere ortam hazırlandığı, kentten kaynaklanan sosyal
sorunların çözümü için sorunun gerçek sahiplerinin, sosyal bilimcilerin,
teknolojinin yenilikçi ve yaratıcı bir ortamda bir araya getirildiği özel
alanların oluşturulması gerekmektedir.
Bununla
ilgili olarak, AB Sekizinci Çerçeve Programında, “Social Innovation Community” başlığı
ile ve hatırı sayılır bir bütçe ile bu alanda bir proje çağrısının halen açık olduğunu
duyurup daha somut bir örnekle devam edelim.
Bu
örnek, zorba gündemin girdabından kurtularak, yenilikçi fikirleri ortaya
çıkartıp, uygulayıp, sınayıp kalıcı deneyimler elde ederek geleceği inşa etmeyi
düşünenler için.
İspanya’nın Bask bölgesinde Santurtzi’de sosyal
girişimciler ve işbirlikleri için dünyanın ilk ‘sosyal silikon vadisi’ Bilbao
Sosyal Yenilik Parkı adıyla kurulmakta. Yerel yönetimler ve İspanya hükümeti
tarafından altı milyon avro başlangıç bütçesiyle kurulan parkta, filiz firmalar
(start-ups), bölgesel ve merkezi
hükümet kurumları, sivil toplum yapılanmaları, hayır kurumları yer alacak. Bu
kurumların faaliyetleri için eğitim, araştırma ve geliştirme gereksinimleri
sosyal yenilik alanında kurulacak bir “Sosyal Yenilik Akademisi” ile karşılanacak.
Bask Sosyal ve Kurumsal Yenilik Merkezi’nin sağladığı uygun ortamda sosyal
yenilik alanında yeni modeller, yöntemler ve araçlar geliştirecek yeni
yeteneklerin çekilmesi ve gelişmeleri beklenmekte. Bu girişim içerdiği
yenilikçilik, deneysellik ve işbirlikleri ile tam da yenilik tanımına
uymakta.
Demokrasi
adına (!) merkezi bir yapılanmanın en üst düzeyde tahkim edilmeye ve halkın
bütün karar süreçlerinden dışlanmaya çalışıldığı günümüz Türkiye’sinde, kendi
gereksinimlerimizden hareketle yerel yönetimleri güçlendirme amacıyla sosyal
sorunlarımıza kendi yaratıcı çözümlerimizi geliştirmek üzere özgün yapılanmalar
ve araçlar oluşturmanın tam da zamanı değil mi?
Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 29 Ağustos 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder