18 Ocak 2016 Pazartesi

Bölgesel teknolojik yatırım araçları

Müfit Akyos



Yenilikçilik ortamının geliştirilmesinde sıra teknoloji ticaretini ivmelendirecek bölgesel yatırım sermayenin oluşturulmasına gelmiştir.

Yenilikçi düşüncelerin ürün, üretim yöntemi veya hizmete dönüştürülmesi sürecinin yönetilmesi ne denli önemli ise bu süreç sonunda ortaya çıkan ürünlerin pazara çıkartılabilmesi (ticarete konu olması) de o denli önemlidir. Çünkü ancak böylece iş modelinin değer yaratma ve müşteri ile buluşma aşaması gerçekleştirilmiş olmaktadır. Girişimcilik becerileri gerektiren her iki sürecin (ürün geliştirme ve ticarileştirme)  herhangi bir aşamasında ticarileştirme söz konusu olabilir. Yani yenilikçi bir düşünce de üretime esas     ön-ürün  (prototip) de ticarete konu olabilir.
Genel olarak teknoloji transferi başlığı altına giren bu faaliyetlerin ana aktörleri teknoloji yaratıcıları (yeni ürün-üretim yöntemi ve hizmet yaratanlar) ile yatırımcılardır (lisans, know-how vb. yoluyla teknolojiye sahip olanlar, geliştirme aşamasında fikre veya ürüne yatırım yapanlar gibi). Gelişmiş ülkelerde söz konusu faaliyetlerin tamamı her iki tarafın sorumluluk ve yükümlülükleri bağlamında yasal zeminde tanımlanmıştır.  Ülkemizde de 15 Şubat 2013 tarihinde yayınlanan “Bireysel Katılım Sermayesi Hakkında Yönetmelik” de bu bağlamdadır. 
Ülkemizde 1990’lardan bu yana yenilikçilik ortamının geliştirilmesine yönelik yeni araçlar ve düzenlemeler yapılmaktadır.  Bu çabalar başlangıçta yeni fikir sahiplerinin ortaya çıkartılması ve uygun destek ortamlarının yaratılmasına yoğunlaşmıştı. Örnekse; kuluçkalıkların, teknoparkların ve teknoloji geliştirme bölgelerinin kurulması, Ar-Ge teşvikleri vb. Son olarak üniversitelerde kurulmakta olan ve sayıları 40’a yaklaşan Teknoloji Transfer Ofislerinden (TTO) söz edebiliriz. Hemen tamamı kamu tarafından öncülük edilen ve desteklenen bütün bu çabaların deyim yerinde ise kuşun bir kanadını geliştirdiği söylenebilir. Oysaki uçmak için aynı güçte iki kanada gerek vardır.  Gelişmesi gerek kanat pazar mekanizmaları içinde teknolojiye yatırım (ticaret) yapacak kaynakların oluşturulmasıdır. Daha açık ifade ile melek yatırımcıların, risk sermayesi yönetim şirketlerinin, yatırımcı ağyapılarının yeterli düzeye gelmesi gerekir. Bizim gibi ülkelerde bu gelişimin yetersiz kalmasının önemli bir nedeni yine pazarın kendisidir. Pazarda daha çekici yatırım araçları olduğu sürece teknolojiye yatırım zayıf kalacaktır.

Bölgesel teknolojik yatırım araçları
Bu duruma bir çözüm olmak üzere “bölgesel teknolojik yatırım araçları” nın geliştirilmesi önerilebilir. Alt yapıda üniversiteler, teknoparklar, TTO’lar, yenilikçi firmalar, bireysel buluşçular teknoloji üreticileri olarak yer almaktadır. Olası fon sağlayıcıları olarak bölgedeki sanayi ve ticaret odaları ve üst kuruluşları, büyük sanayi kuruluşları, kalkınma ajansları, bireysel yatırımcılar düşünülebilir. Yatırımcı bir ortaklık biçiminde oluşturulacak “yatırım fon kuruluşu” öncelikle bölgesinde teknoloji ticaretine aracı olarak bölgesel kalkınmanın önemli bir aracına dönüştürülebilir. Bu önerinin uygulanmasında gerek duyulacak teknoloji transferi nasıl bilgisi-know-how (teknoloji değerleme, fikri mülkiyet hakları, sözleşme vb.) eksikliği ise başlangıçta varsa üniversitenin TTO elemanlarından yararlanılarak yok ise hizmet alım yoluyla giderilebilir. Yerel birikimlerin bilinen piyasa finansal araçları aracılığıyla büyük sisteme pompalanmasıyla yatırımcısı dışında kimseye bir yarar (ya da zarar) sağlanmamaktadır. Bu günkü işleyiş yerine bölgesel birikimlerin bölgesel kalkınmada katma değer yaratacak, işlendirme (istihdam) ve sonuçta refah sağlayacak biçimde yönlendirilmesi için kamuya düşen ise geliştirilecek bir modelin yasal güvencesini ve özendirici araçlarını (bölgesel teknoloji yatırım araçları için vergi kolaylığı gibi) sağlamaktır.
  

02 Mart 2015 tarihinde liderlervadisi.com platformunda yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder