21 Aralık 2019 Cumartesi

Demokratik yeniliğe örnekler - II


daha fazla demokrasi, daha fazla katılım, karar ve söz hakkı …
Demokratik yeniliğin (DY) en önemli özelliği “katılımcılık” kavramını, iktidarın el değiştirmesi olmadığını bilerek irdelemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Önceki yazıda sözü edilen Porto Alegre “katılımcı bütçe” modelinin Brezilya İşçi Partisi ile yaşadığı süreç de bunu doğrulamaktadır.  Buradaki demokratik yenilikçilikten amaç daha fazla “katılımla” sınırlıdır. Katılım ise halkın sesinin yönetim düzeyinde daha fazla duyulması, dikkate alınması ve kendi sorunlarını tanımlaması, çözümlerini oluşturması ve bütçeden daha fazla kaynak ayrılmasına müdahale edebilecek örgütlülüğe ve güce sahip olmasıdır. Demokratik yeniliğin özellikleri daha fazla katılım,  belli bir kamu sorununu halkın da katılımıyla çözmesi, toplumun farklı kesimleri arasındaki sorunların birlikte çözümü ve adım adım ilerleyen bir kazanma süreci olmasıdır.
Yerel yönetimler bağlamında toplumsal hizmet süreçlerinin gerçek ihtiyaç sahiplerince tanımlanması – uygulanması – izlenip değerlendirilmesi – iyileştirilmesi döngüsünün işletilmesi ve kaynakların toplanması ve dağıtılmasında etkin olunması DY araçlarının öğrenilmesi ve geliştirilmesi zamanla kazanılacak bir yetkinliktir. Doğrudan demokratik katılımın yolunu açabilecek bir araç olabilecek DY, sandıkla sınırlı “anlık” edilgen katılımın aşılabilmesine katkıda bulunabilecektir. Katılım ortamları farklı kesimlerin sosyalleşeceği “ortak açık öğrenme “ alanlarıdır.
Günümüzde 2.700’den fazla belediyede uygulanmakta olan katılımcı bütçe modeli (Sintomer, Y.; Allegretti, G 2013), 2008’den bu yana Lizbon kent bütçesinin tanımlı bir bölümü üzerinde  ve Roma, Paris, ve Londra gibi başkentlerde deneysel olarak ve bu belediyelerin bazı alt  birimlerinde uygulanmaktadır.  Lizbon deneyimi ulusal düzeydeki görünürlüğü ve bazı belediyelerde ve partilerde (özellikle Portekiz Sosyalist Partisi) tartışma yaratması nedeniyle ilgi çekmektedir. Lizbon uygulaması sosyal dokunun, yerel toplulukların ve yerel kurumların yakınlaşmasını sağlamasına karşın bütçe üzerinden güç dengelerini yeniden tanımlayacak bir politik kültür değişimine yol açacak kapasitede olmasa da izlenmeye değer bir uygulamadır.
Bağımsızlığını 1960’ta kazanan Nijerya 33 yıl askeri yönetim altında kalmış, petrol gelirlerine dayalı bir ülkedir. Bir zamanlar bütçenin devlet sırrı olduğu bu ülkede şimdi vatandaşlara bütçe önerisinde bulunma ve yapma hakkı yasa ile verilmiş olsa da demokrasisinin yeterince geliştiği söylenemez. Halen bir vatandaş için anlaşılmaz olan bütçeyi anlaşılır kılan ve küçük bir firma tarafından geliştirilen  BudgIT isimli yazılım ile vatandaşın isteklerinin duyurulup kurumsal reformların sağlanmasına çalışılmaktadır. 
Arjantin’de sivil toplum örgütleri kamu politikalarını katılımcı yönetim yönünde etkilemek ve vatandaşlık haklarını (eğitim, sağlık, çevre, işsizlik ve gelir dağılımı vb.) korumak ve özellikle çocuklar, gençler, kadınlar ve yerlilerin hakları için sosyal tarafları eşgüdümlemek, ilgili yapıları güçlendirmek ve kapasitelerini geliştirmek için çeşitli projeler yürütmektedirler.
Yerel yönetimler özelinde katılımın ve DY’in önündeki en büyük engel hizmetlerin özelleştirilmesinin ve vatandaşın müşteriye dönüştürüldüğü neo-liberal yönetim anlayışının kök salmış olmasıdır. İkinci sorun ise devletin eğitim, sağlık, kalkınma gibi temel görevlerini yerel yönetimlere aktarırken kaynakları kendinde toplamasıdır. Bunun doğuracağı tehlike yerel yönetimlerin kaynak bulma endişesi ile yerli/yabancı sermayeye yönelerek borçlanması ve hizmetleri özelleştirmesidir.
Hemen bütün dünyada halkın protestolarıyla giderek ısınan sokaklar daha fazla demokrasi, daha fazla katılım, karar ve söz hakkı istemektedir. Yaratıcı insan aklı dünyamızı bir çıkmazın eşiğine getiren bugünün yönetim biçimlerini değiştirerek dünyanın aydınlık geleceğini yeniden inşa edebilecek kritik enerjiyi biriktirmektedir.

Bu yazı herkese bilim teknoloji Dergisi Sayı 189’da yayınlanmıştır.

Oku, Okut, Abone ol, Hediye et!



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder