daha
fazla demokrasi, daha fazla katılım, karar ve söz hakkı …
Demokratik
yeniliğin (DY) en önemli özelliği “katılımcılık” kavramını, iktidarın el
değiştirmesi olmadığını bilerek irdelemek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Önceki
yazıda sözü edilen Porto Alegre “katılımcı bütçe” modelinin Brezilya İşçi
Partisi ile yaşadığı süreç de bunu doğrulamaktadır. Buradaki demokratik yenilikçilikten amaç daha
fazla “katılımla” sınırlıdır. Katılım ise halkın sesinin yönetim düzeyinde daha
fazla duyulması, dikkate alınması ve kendi sorunlarını tanımlaması, çözümlerini
oluşturması ve bütçeden daha fazla kaynak ayrılmasına müdahale edebilecek
örgütlülüğe ve güce sahip olmasıdır. Demokratik yeniliğin özellikleri daha
fazla katılım, belli bir kamu sorununu halkın
da katılımıyla çözmesi, toplumun farklı kesimleri arasındaki sorunların
birlikte çözümü ve adım adım ilerleyen bir kazanma süreci olmasıdır.
Yerel
yönetimler bağlamında toplumsal hizmet süreçlerinin gerçek ihtiyaç sahiplerince
tanımlanması – uygulanması – izlenip değerlendirilmesi – iyileştirilmesi
döngüsünün işletilmesi ve kaynakların toplanması ve dağıtılmasında etkin
olunması DY araçlarının öğrenilmesi
ve geliştirilmesi zamanla kazanılacak bir yetkinliktir. Doğrudan demokratik
katılımın yolunu açabilecek bir araç olabilecek DY, sandıkla sınırlı “anlık” edilgen katılımın aşılabilmesine
katkıda bulunabilecektir. Katılım ortamları farklı kesimlerin sosyalleşeceği
“ortak açık öğrenme “ alanlarıdır.
Günümüzde
2.700’den fazla belediyede uygulanmakta olan katılımcı bütçe modeli (Sintomer,
Y.; Allegretti, G 2013), 2008’den bu yana Lizbon kent
bütçesinin tanımlı bir bölümü üzerinde ve
Roma, Paris, ve Londra gibi başkentlerde deneysel olarak ve bu belediyelerin
bazı alt birimlerinde
uygulanmaktadır. Lizbon deneyimi ulusal
düzeydeki görünürlüğü ve bazı belediyelerde ve partilerde (özellikle Portekiz
Sosyalist Partisi) tartışma yaratması nedeniyle ilgi çekmektedir. Lizbon
uygulaması sosyal dokunun, yerel toplulukların ve yerel kurumların yakınlaşmasını
sağlamasına karşın bütçe üzerinden güç dengelerini yeniden tanımlayacak bir
politik kültür değişimine yol açacak kapasitede olmasa da izlenmeye değer bir
uygulamadır.
Bağımsızlığını
1960’ta kazanan Nijerya 33 yıl askeri yönetim altında kalmış, petrol
gelirlerine dayalı bir ülkedir. Bir zamanlar bütçenin devlet sırrı olduğu bu
ülkede şimdi vatandaşlara bütçe önerisinde bulunma ve yapma hakkı yasa ile
verilmiş olsa da demokrasisinin yeterince geliştiği söylenemez. Halen bir
vatandaş için anlaşılmaz olan bütçeyi anlaşılır kılan ve küçük bir firma
tarafından geliştirilen BudgIT isimli
yazılım ile vatandaşın isteklerinin duyurulup kurumsal reformların sağlanmasına
çalışılmaktadır.
Arjantin’de
sivil toplum örgütleri kamu politikalarını katılımcı yönetim yönünde etkilemek
ve vatandaşlık haklarını (eğitim, sağlık, çevre, işsizlik ve gelir dağılımı
vb.) korumak ve özellikle çocuklar, gençler, kadınlar ve yerlilerin hakları
için sosyal tarafları eşgüdümlemek, ilgili yapıları güçlendirmek ve
kapasitelerini geliştirmek için çeşitli projeler yürütmektedirler.
Yerel
yönetimler özelinde katılımın ve DY’in
önündeki en büyük engel hizmetlerin özelleştirilmesinin ve vatandaşın müşteriye
dönüştürüldüğü neo-liberal yönetim anlayışının kök salmış olmasıdır. İkinci sorun
ise devletin eğitim, sağlık, kalkınma gibi temel görevlerini yerel yönetimlere
aktarırken kaynakları kendinde toplamasıdır. Bunun doğuracağı tehlike yerel
yönetimlerin kaynak bulma endişesi ile yerli/yabancı sermayeye yönelerek
borçlanması ve hizmetleri özelleştirmesidir.
Hemen
bütün dünyada halkın protestolarıyla giderek ısınan sokaklar daha fazla
demokrasi, daha fazla katılım, karar ve söz hakkı istemektedir. Yaratıcı insan
aklı dünyamızı bir çıkmazın eşiğine getiren bugünün yönetim biçimlerini
değiştirerek dünyanın aydınlık geleceğini yeniden inşa edebilecek kritik
enerjiyi biriktirmektedir.
Bu yazı herkese bilim
teknoloji Dergisi Sayı 189’da yayınlanmıştır.
Oku,
Okut, Abone ol, Hediye et!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder