Demokratik
yenilikçilik vatandaşlarla politik otorite arasındaki ilişkinin doğasını
değişecektir…
Temsili
demokrasinin araçlarının giderek daraltıldığı günümüzde halkın iradesi
söyleminin içi boşaltılarak “kutsallaştırılmasının” anlamsızlığı iyice
belirginleşmektedir. Hemen bütün dünyada bir yandan demokratik rejimlerin
katılım araçlarının halkın ve dünyamızın sorunlarını çözümlemekte yetersiz
kaldığı, yeni ve yenilikçi katılım araçlarına gerek olduğu tartışılmaktadır. Oy
sandığına indirgenen halkın iradesi günümüzün otokratik liderlerinin elinde bu
iradenin hapsedildiği araçlara dönüştürülmektedir. Kim derdi ki “demokrasinin
beşiği” İngiltere’de bir süreliğine de olsa parlamento kapatılacak. Öte yandan,
Greta
Thunberg
200 ülkede 40.000 çocuğu dünyanın geleceği için harekete geçirebiliyor. BM
dahil, dünya liderlerine “hadlerini bildiren” bir hareketi başlatabiliyor.
Bütün
eksikliklerine karşın demokratik rejimin en iyisi olduğu söylense de, bu
eksikliklerden en çok etkilenenler kendi problemlerini tanımlayıp, çözümlerini
geliştirip uygulayarak demokrasiyi sürekli geliştiremezler mi? Yeniliğin
(inovasyon) çoğunlukla üretim bağlamında kullanıldığı ve nerede ise iyice
sıkışan liberal ekonominin çıkışı için güçlü bir araç olarak sunulduğu
günümüzde yenilikçilik, katılımcı demokrasinin geliştirilmesi ve toplumsal
mutluluk ve refahın yükseltilmesi için bir araç olarak kullanılamaz mı?
Konu
önceleri sosyal yenilik kavramı (halkın,
toplumsal grupların kendi sorun ve taleplerini belirleyerek yenilikçi çözümler
üretip karar süreçlerine taşıyarak uygulanmasını sağlamaları) olarak
literatüre girmiş, zamanla “demokratik yenilikçilik” kavramına evrilmiştir. Kavram,
demokrasi ve vatandaşlık bağlamında öncelikle toplum ve siyaset bilimcilerce
tartışılmaktadır. Hangi biçimiyle olursa olsun demokratik yenilikler, temsili sistemlerdeki
”politik iş bölümünü” yeniden biçimlendirecektir. Bu biçimlendirme
vatandaşların politik karar süreçlerinde daha etkin olmalarıyla
sağlanabilecektir. Sonuçta vatandaşlarla politik otorite arasındaki ilişkinin
doğası da değişecektir.
Verili
koşullarda daha güçlü partilerin varlığı, daha temsili seçim sitemine dayalı
adil seçimler demokratik katılım sürecini güçlendirecek olsa da vatandaşların
politik karar süreçlerine daha fazla katılabilecekleri ve kontrol
edebilecekleri anlamına gelmeyecektir. Demokratik katılımcılıkta yenilikçilik, asgari
demokrasi kültür ve özgürlüklerinin sürekli aşındırıldığı ülkemiz gibi “geç
kalmış” olanların da vatandaşlarca hemen benimseneceği, uygulamada başarılı olunacağı anlamına
gelmemelidir. Ancak başta genç kuşaklara katılım bağlamında demokratik yenilik
olanaklarını oluşturma fırsatlarının hazırlanması, girişimlerinin ve kavramın
öğrenilmesinin özendirilmesi, sınama-yanılma yoluyla geliştirmelerine olanak
tanınması demokrasimizin geleceği için umut kaynağı olabilecektir.
Yerel
yönetimler, halka en yakın demokratik kurumlar olarak, “vatandaşlığın” insan
hakları bağlamında yeniden öğrenilmesi, demokrasinin genişletilmesi ve
geliştirilmesinde öne çıkan kurumlardır. Yerel yönetimler, politik güçlerini
kaybedecekleri korkusuna kapılmadan; gençlerin,
kadınların, çocukların, ihtiyaç sahiplerinin, küçük üreticilerin,
yoksulların, özürlülerin ve bütün vatandaşların mahallelerden, üretim
alanlarından başlayarak yaşadıkları çevreyi, yaşam koşullarını geliştirecek, dünyaya
sahip çıkacak vatandaş olma yolunda eğitilmeleri, birlikte öğrenmeleri,
paylaşmaları ve yenilikçi katılım araçları geliştirmeleri için karar
süreçlerine katılmalarının önünü açmaya öncülük etmelidirler.
Günümüz demokrasisinin
giderek daraltılan sınırlarına itiraz eden kesimlerce uzunca bir süredir
demokratik yenilikçilik alanında başarılı örnekler verilmektedir. Bu örnekler yaşamın,
yenilikçi ve özgürleşmek isteyen insanlık tarafından aydınlığa taşınmakta
olduğu umudumuzu beslemektedir. Brezilya Porto Alegre’de 1989’dan beri halk
meclisine katılan vatandaşların katılımcı bütçeyi yapmalarını parlak bir örnek
olarak verip bir sonraki yazımızda özellikle örnekler üzerinden devam edelim.
Bu yazı herkese
bilim teknoloji Dergisi Sayı 187’de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder