13 Ağustos 2018 Pazartesi

Elektrikli otomobil; bir paradigma değişikliği - II



Otomobil endüstrisi, aynı anda yönetilmesi gereken, evrimsel, devrimsel ve tahrip edici eğilimler arasındaki dönüşümle karşı karşıyadır.

Karayolu taşımacılığının elektriğe dayandırılması yüz yılı aşkın sürede oluşmuş bir altyapının önemli ölçüde değişmesini ve ulaşım sistemi ile enerji sistemi, otomobil üreticileri, elektronik ve yazılım firmaları arasında yeni yapılanmaları ve işbirliklerini gerektirmektedir.  Bu durum otomobil endüstrisinin çok ötesinde bir paradigma değişikliği olarak tanımlanabilir. Bu sistemin içinde, elektrikli otomobillerin (EV) yaratacağı paradigma değişimini kendileri için “tahrip edici” bir tehdit olarak gören içten yanmalı motorları (ICE) geliştirerek direnen bir otomobil sektörü[1] ve rafineri proseslerini iyileştirerek direnecek olan petrol endüstrisi de vardır.
Yönetimlerin araba üreticilerini ve kullanıcıları EV’lere yönlendirmeye çabalarının arkasındaki tek güdü iklim değişikliği etkilerini azaltmak değildir. EV kullanımı, emisyonu doğrudan yerel olarak azaltacağından mega-şehirler için bir çözüm olarak görülmektedir. Ayrıca EV’lerin yaygınlaşması petrol bağımlısı ülkeler için dış ticaret açıklarının azaltılması anlamına da gelecektir. Yeni oyuncular için sektörde rekabet gücü kazanmak bir diğer güdüleyici etmendir. Sonuçta eski endüstrileşmiş ülkeleri ve gelişen ekonomileri paradigma değişikliğine eşzamanlı olarak yönlendiren etmenler farklılıklar gösterebilmektedir. 
 
Bu nedenle elektrikli taşımacılığa niyetlenen her ülkenin kendi karar denklemini kurması gerekmektedir. Başlangıç koşullarının belirleyeceği bu denklemde sahip olunan teknolojik kapasiteler, talep durumu, enerji siteminin karakteristikleri, ölçek ekonomisi, geçerli olan baskın tasarım gibi değişkenler yer alacaktır.  Ülkelerin EV’ler özelinde izleyecekleri teknolojik yörüngeyi (sahip olunan yetkinliklere dayanılarak izlenecek teknolojik gelişmeler) tanımlayacak bu denklemin geçerliliğini, değişkenlerin doğru tespit edilmeleri ve doğru verilerden hareket edilmesi belirleyecektir. Kurulan denklemden beklenen sonucun alınabilmesi, baskın tasarımı (ICE’li günümüzün otomobili) ve var olan teknolojik yörüngeyi “tahrip edecek” yeni teknolojik geliştirmeleri ve tasarımları gerektirebilecektir.
Olağan durumda birikim özelliğine sahip teknolojik yörünge, başlangıç koşullarından hareketle artımsal değişimlerle yol alır. Pekçok Ar-Ge çalışması da teknoloji yörüngesini radikal biçimde değiştirmeyi denemek yerine var olan teknolojileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Sonuçta başlangıçta tercih edilen teknoloji güçlendirilmiş olacaktır. Daha da ötesi bu teknolojiler regülasyonlar, standartlar, araştırma programları ve başlangıçta seçilen teknoloji etrafında biçimlenen iş düzeni ağları (ekonomi) tarafından desteklenir. Böylece teknoloji ve kurumlar kendilerine özgü, birbirlerini destekler biçimde teknolojik yörüngeyi yükselterek ‘eş-evrilirler’.
Otomobil endüstrisinde ICE otomobiller, baskın tasarım olarak bu teknoloji etrafında yapılanan kurumsal ve toplumsal sistem ve değerlerin de desteği ile halen hüküm sürmektedirler. Ancak ekonomi tarihi hiçbir baskın tasarımın sonsuza kadar sürmeyeceğini söylemektedir. EV alanında firmaların ekonomik pazar liderliği etrafında ölçek ekonomisini geliştirerek elde edeceği başarılar, sahip oldukları teknolojiyi “baskın tasarım” olarak pazara kabul ettirmekte etkili olacaktır.   
Farklı coğrafyalara yayılan teknolojiler yerel özelliklere (kapasitelere) bağlı olarak başlangıçtaki teknoloji yörüngesinden farklılaşabilirler.  Farklı ülkelerin EV’lere geçiş planları veya süreçleri teknoloji yörüngelerinin ülkelere göre neden farklılıklar gösterdiği konusunda ilginç örnekler sunmaktadır. Bir sonraki yazıda EV’lere geçişin ekonomik etkileri incelenecek ve Türkiye değerlendirmesi yapılacaktır.





[1] Sailing ship effect: yerleşik teknolojierdeki yeniliğin hızı bu alanda yeni bir paradigmanın ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte hızlanabilir – buharlı gemilerin görülmesiyle birlikte yelkenli teknolojisinde yeniliklerin artması gibi - (Geels 2002).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder