16 Kasım 2020 Pazartesi

Sağlık sistemlerinin Corona-19’la sınavı

 Sağlık politikalarının da  verimlilik-rekabet-maliyet üçgeni içinde tasarımlanmasıyla, sağlık alanındaki yeniliklerin maliyeti vatandaşa yüklendi


Son iki yüzyılda aşılardan ilaçlara, medikal cihazlardan tedavi yöntemlerine kadar yaşanan gelişmeler insanoğlunun ortalama yaşam süresini uzatırken yaşam kalitesini de arttırdı. Bu olumlu sonuçlarda medikal yeniliklerin de önemli bir payı oldu.

Son birkaç on yılda kök hücre araştırmaları, gen bilimi,  biyoteknoloji, optik, fizik, kimya, bilişim, yapay zeka, büyük veri vb. alanlarındaki gelişmelerin de desteği ile medikal yenilikçilik alanında yaşanan önemli gelişmeler tanı ve tedavide parlak sonuçlar alınmasını sağlamakta iken birden karşımıza Corona-19 çıkıverdi. Medikal yenilikçiliğin en parlak örneklerinin görüldüğü ülkelerde bile hâlâ görünür gelecek için bir umut olduğunu söylemek zor. Peki, neden böyle oldu? Sağlık dünyasındaki bu parlak gelişmelere karşın nerede hata yapılmıştı ki düşmanımız bir virüs olsa da sağlık sistemlerimiz çökme noktasına geldi?

1970’lerin sonuna kadar devletin asli görevleri arasında sayılan sağlık hizmetlerinin neo-liberalizmin öncü silahı özelleştirmeye (piyasaya) açılması dönüm noktası olarak alınabilir. Sağlık politikalarının da herhangi bir üretim sektörü gibi serbest piyasa kuralları, verimlilik-rekabet-maliyet üçgeni içinde tasarımlanmasıyla, sağlık alanındaki yeniliklerin maliyeti bir biçimde vatandaşa yüklendi. Böylece sosyal devlette sağlık sistemlerinin olmazsa olmaz erişilebilirlik ve ödenebilirlik ilkesi bozularak zenginlerle yoksullar arasındaki açığın daha da derinleşmesine neden olundu. Önceleri kamunun sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve kalitesizliği öne çıkartılarak, daha sonra sağlık alanında kamu yatırımları kısılarak hazırlanan “pazar”, özel sektör yatırımları için sağlanan kolaylıklarla (bizdeki şehir hastaneleri) bütünüyle piyasaya teslim edildi.

Neo-liberalizmin tuzağına düş(ürül)en ülkelerde sistem değişik adlar ve yöntemlerle de olsa performans esasına dayandırıldı (Fordist üretim sistemi işleyişi). Adı Fransa’da “hizmet başına ödeme – T2A, Almanya’da “vaka başına ödeme”, Türkiye’de performansa dayalı sistem olabilir ama hepsinin kökeninde 1980’lerin başında ABD’de uygulanmaya başlanan “homojen hasta grupları sistemi – önceden belirlenmiş vaka başına ödeme” modeli kısacası kamunun vatandaşına karşı sorumlu olduğu sağlıklı toplum görevinin kâr esaslı piyasa modeline dönüştürülmesi vardı. Madem amaç kâr etmekti o zaman yatak başına getirinin ençoklaştırılması amaç olmalıydı. Bir yandan yatak sayıları azaltılırken, hatta hastaneler kapatılırken diğer yandan personel üzerinden tasarruf sağlanmalıydı.[1]

Corona-19 salgını karşısında dökülen sistemlerde giderek ağırlaşan koşulları esas olarak sağlık çalışanları taşımaktadır. Doktorların meslek yeminleri ve sağlık çalışanlarının meslek etiklerinden gelen kazanılmış davranışları, sendikasızlık, kamunun sahip çıkmaması piyasa sistemini oluşturanlarca sonuna kadar kullanılmaktadır. Ancak önü alınamayan salgının ağır yükü hemen bütün ülkelerde sağlık sistemlerinin köklü olarak eleştirilmesine ve değişim taleplerinin yükselmesine neden olmaktadır.

Salgının ülkemizde de görülmesiyle birlikte ilk elde gereksinim duyulan maske ve koruyucu giysiler, ventilasyon cihazları, yoğun bakım donanımları vb. üretimleri yapan yerli firmalarımızda bir hareketlenme görüldü. Hatta ülkemizin bu alanda sahip olduğu akademik ve yenilikçi üretim kapasitesini ortaya koymak amacıyla açık kaynak bir portal oluşturuldu (COVİD-19 TR Yetkinlik Haritası). Ancak temelde sağlık politikamız ve sistemimizden kaynaklanan nedenlerle hem salgının bütün yükünü çeken kamu sağlık çalışanlarının hem de medikal ekipman sektörümüzün sorunları her geçen gün artmaktadır.  

Medikal yeniliklerin fikir düzeyinden tedaviye taşınabilmesi genellikle uzun zaman aldığından yaşananlar da dikkate alınarak sağlık sektörünün özel olarak desteklenmesi gerekmektedir. Global Innovation Index 2019 ve 2020 raporlarından hareketle “Medikal Yeniliğin Geleceği” ve “Yeniliğin Finansmanı” ülkemizle de ilintilendirilerek sonraki yazılarımızın konuları olacak.


[1] Cumhuriyet, Le Monde diplomatique Türkiye, 7Eylül 2020, “Almanya’nın fazlasıyla kârlı hastaneleri”nden yararlanıldı.


Bu yazı herkese bilim teknoloji dergisi  25 Eylül 2020, Sayı 235’de yayınlanmıştır.


herkese bilim teknoloji dergisi Oku, Okut!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder