24 Temmuz 2020 Cuma

Bilimin Özgür Ruhu



Covit-19 salgını süresince 65+ kontenjanından evine hapsedilen birisi olarak, okumayı adeta bir karşı eylem biçimi olarak kullandım. Bu yazımda bunlardan Cesur Dâhiler’den[1] söz etmek istiyorum. Kitabın kahramanları, 1965 Nobel Tıp Ödülü'nü François Jacob ve André Lwoff ile paylaşan Jacques Monod (1910 -1976) ve 20. YY’ın en güçlü yazarlarından, 1957 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Albert Camus (1913 – 1960). Monod, bakteri genetiği alanındaki parlak çalışmalarına Alman Faşizmi’nin Fransa’yı işgal etmesiyle birlikte son vererek Fransız Komünist Partisi saflarında Direniş örgütüne katılmakta tereddüt etmedi. Monod’nun, Camus’yla yaşamı boyunca düşünce ve eylemde gerçek dostlar olarak kalmalarını sağlayan en önemli ortak yanları, beyin ve ruhlarını hiçbir gücün, ideolojinin, iradenin sultasına vermeden ilerici mücadelenin içinde yer almaları oldu.
Monod, Fransa’nın ve Avrupa’nın faşist Hitler işgalinden kurtarılmasının hemen ertesinde Pasteur Enstitüsü’nde bakteri genetiği alanındaki araştırmalarına dönerek aradaki açığı kapatma çabasına girdi. Savaş süresince ABD’de moleküler biyoloji alanındaki heyecanlı gelişmeler (DNA’nın kalıtım maddesi olduğunu gösteren kanıtların ortaya çıkması)  olmuştu. 1946 yazında dünyada küçük bir topluluk oluşturan ‘moleküler biyologlarla’ birlikte, , savaş öncesi biyolojinin tartışıldığı yaz toplantılarına ev sahipliği yapmış Long Island’daki Cold Spring Harbor Laboratuvarı’nda, konusu “Mikroorganizmalarda Kalıtımsal Sapmalar” olan bir sempozyuma katılmak, savaş sonrası Avrupalı araştırmacıların uzun yıllardır ilk kez meslektaşlarıyla buluşmaları, gelişmeleri doğrudan izlemeleri ve ilişkiler kurmaları anlamına geliyordu.
Toplantı mekanlarının güzelliği ve ilişkilerin rahatlığının yanı sıra Monod konuşmaları ve sonuçları olağanüstü etkileyici buldu. ABD’de bilim öyle hızlı ilerliyordu ki karısı Odette’e (Bruhl) yazdığı mektupta “yarı uyur haldeki Fransız laboratuvarlarında hem günceli yakalamanın hem de yararlı bir şekilde çalışmanın güç” olduğunu itiraf ediyordu. Monod’nun enzim adaptasyonunun çok ilgi görmesi sayesinde, bilim dünyasından, hatta olası rakiplerinden arkadaşlıklar kurdu. Ekibi ile birlikte yaptığı çalışmaların önemi nedeniyle dünyanın ilgisini çekmekte ve Pasteur Enstitüsü’nün çatı katına sıkışmış ekibi sürekli genişlemekteydi. Monod’nun küçük bir çalışma masası ve banktan oluşan çalışma alanı öğlen buluşmalarının merkeziydi. Monod’nun yarattığı dostluğa dayalı canlı sohbet ortamının konuları arasında müzik, sanat, din, de Gaulle, Amerika, atom bombası, Simone de Beauvoir’in İkinci Cins’i gibi kitaplar, Combat’nın (Fransız Direniş hareketi ve hareketin yayın organı)  başyazıları da bulunuyordu. Kitabın, ideolojinin karıştığı bilimin düşeceği sefaleti anlatan, Stalin döneminin şarlatan genetik bilimci Trofim D. Lisenko’nun “burjuva genetiği” tartışmaları da dikkatle okunmalı.
Nobel kazanması sonrası toplumsal sorumlulukları da arttı. Örneğin, Nobel arkadaşlarıyla birlikte 1976’da doğum kontrol yasağının kalkmasında etkili oldular. 28 Mart 1966’da Dr. Martin Luther King Jr’ı Paris’te beş bin kişilik topluluğa sunan da oydu. 2 Mayıs 1968’de Paris Üniversitesi’nde başlayan Mayıs ayaklanmalarında sorumluluk alarak de Gaulle’e varıncaya kadar arkadaşlarıyla yaptığı girişimler fayda vermeyince yeniden barikatlara çıkmakta tereddüt etmedi.
Topluma ve insanlığa sorumlu bilim insanlarının tek istedikleri siyasi iradenin müdahalelerinden uzak, huzur ve olanaklara sahip bir ortamdır.  Bu ortamın kendiliğinden oluşmayacağını görmek isteyen akademisyenlerin, ülkesinin bilim ve üniversite dünyası için Monod’nun ölümüne kadar süren mücadelesini dikkatle okumaları ve onun “Her ne zaman nesnellik, doğruluk ve adalet tehlikedeyse orada bir bilim insanının bir görüş ortaya koymak ve onu savunmak gibi bir ödevi vardır.” deyişini anımsamaları gerekir. 



Bu yazı herkese bilim teknoloji dergisi Sayı225, 17 Temmuz 2020 yayınlanmıştır.

herkese bilim teknoloji dergisi  abone ol!
oku, okut!


[1] Sean B. Carroll, Cesur Dâhiler, Jacques Monod, Albert Camus, e Yayınları, 2019.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder