12 Aralık 2018 Çarşamba

Küçük Prens’in asteroidine yolculuk


Bilim: merak, sabır, öğrenme, birikim, işbirlikleri …


Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 67P Çuryumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızını 30 yıl öncesinden izlemeye başlamış ve 14 yıl önce de incelemek üzere uzay aracı fırlatmıştı. Yaklaşık iki yıl önce canlı yayınlarda heyecanla izledik 67P’yi,  Rosetta’yı ve onun dünyadan 510 milyon kilometre uzaktaki kuyruklu yıldızın üzerine uzay araştırmalarında bir ilk olarak indirdiği uzay modülü Philae’nın maceralarını. 30 Eylül 2016’da ise 25 ay boyunca buz ve tozdan oluşan kuyruklu yıldızı takip eden Rosetta’nın yıldıza çarparak son görevini yapışını izlemiştik. Bilim adamları elde edilen verileri çalışacaklar yıllarca.
4,6 milyar yıl önce meydana gelen Güneş Sistemi’nin oluşum modellerinde gökcisimlerinin Güneş’e uzaklığı ile kimyasal bileşimi arasında bir ilişki kuruyor olması nedeniyle gökcisimlerinin incelenmesi önem taşıyor.
Bir kuyruklu yıldızı inceliyor olmanın çekiciliği nedeniyle olsa gerek, Japonların Asteroid Ryugu’yu gönderdikleri Hayabusa2 (H2) aracıyla incelemeleri ve üzerine bir gözlem aracı indirmeleri Rosetta kadar ilgi çekmedi. Hele ülkemizde hemen hemen hiç!
Oysaki yaklaşık 880 metrelik çapıyla Küçük Prens’in “Astreoid B-612”sini çağrıştıran Asteroid Ryugu etrafında olanlar bence Rosetta’nınkinden daha heyecan verici.
3 Aralık 2004’te Tanegashima Uzay Merkezi’nden gönderilen H2 tam 1302 gün sonra 27 Haziran 2018’de çapı yaklaşık 880 metre olan Ryugu’ya ulaşmış ve 20 km. uzağına yerleşmiş. 16 Temmuz 2018 haftasında ise asteroidin yüzeyine 6 km kadar yaklaşarak görüntüler alıp göndermiş.
Ryugu’nun önemi, Dünya ve Mars yörüngeleri arasında diğer C tipi astreoidlere göre görece daha yakında olması.  Şu anda dünyamızdan 300 milyon kilometre uzakta. Dünyadan Ryugu’ya bir sinyal onaltı dakikada ulaşıyor.
H2 astreoidin çevresinde yaklaşık 18 ay kalacak ve astreoide birkaç defa yaklaşıp uzaklaşarak kütlesini ölçecek. Bir inişinde bırakacağı “impactor” ile yüzeyde bir krater oluşturacak (Philae yedi dakika boyunca çekiç darbeleri indirmesine karşın kuyruklu yıldızın yüzey kayalarını kırmayı başaramadı ve bozuldu!). Krateri açmak için yapılacak patlatma sırasında astreoidin arkasına geçerek kendisini koruyacak. Ancak aynı zamanda patlamayı fotoğraflayabilmek için bir kamera fırlatacak. Daha sonra kratere inerek malzeme toplayacak. Bu malzemeyi 2020’de dünyaya getirecek. Çılgınca bir oyun gibi!
H2 genellikle güneş ve astreoid arasında konumlanacak.  Yüzeye inecek araçlardan birisi MASCOT (Mobile Astreoid Surface Scout) bir mikrodalga fırın büyüklüğünde. Toplayacağı mikroskobik örneklerde organik malzeme incelenecek.
MASCOT altmış metreden yüzeye atıldıktan sonra üzerindeki sensörleri yardımıyla doğru pozisyona gelecek (spektrometrenin aşağıda, kamera ileriye bakar pozisyonda). MASCOT’un yüzeyde hareketi üzerindeki bir kolun (DLR Robotics and Mechatronics Center geliştirdi) dönmesiyle düşük graviteden yararlanılarak takla atma biçiminde olacak. Ekim’de yüzeye inen MASCOT’un Li-iyon pilleri (16 saat süren iki astreid günü boyunca dayanabilecek. Taşıdığı radyometre (DLR Institute of Planetary Research katkılarıyla) ile gece gündüz ısı ölçümleri, manyemetre ile manyetik alan yoğunluğu ölçümü, kızılötesi spaktral mikroskop ile minaral bileşimlerinin analizi ve yama (patch) antenle de iletişim ve veri aktarma yapacak. 
Elde edilecek bilgilerin, astreoidin dünyaya çarparak yaratacağı ölümcül etkiyi engellemek üzere yörüngesinden saptırılması için kullanılabilecek.
Kullanılan araçları çok küçük ancak misyonu çok büyük bu bilimsel faaliyette uluslararası işbirliğine örnek olacak biçimde Japan Aerospace Exploration Agency (JAXA),  French Space Agency (CNES) ve German Aerospace Center (DLR)’ın biraraya geldiği görülüyor.
Dünyamızdan 300 milyon kilometre uzakta minicik bir astreoidi yakalayıp üzerine araç indirebilmek için çözülmesi gereken problemlere bir örnek olmak üzere kütlesi nedeniyle dünyanın yerçekiminin 60.000’de birine sahip bir kütlenin üzerine 60 metre yaklaşarak bir cismi fırlatabilmeyi vermek yeterli olacaktır sanırım.
Bütün bunlar olurken gözlerimizi, algılarımızı ve geleceğimizi kör edercesine yönetilen ülkemizin yapay gündeminde bir başka karanlık evrene savrulur gibiyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder