Bilim: merak, sabır, öğrenme, birikim, işbirlikleri …
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 67P Çuryumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızını 30 yıl öncesinden izlemeye
başlamış ve 14 yıl önce de incelemek üzere uzay aracı fırlatmıştı. Yaklaşık iki
yıl önce canlı yayınlarda heyecanla izledik 67P’yi, Rosetta’yı ve onun dünyadan 510 milyon
kilometre uzaktaki kuyruklu yıldızın üzerine uzay araştırmalarında bir ilk
olarak indirdiği uzay modülü Philae’nın
maceralarını. 30 Eylül 2016’da ise 25 ay boyunca
buz ve tozdan oluşan kuyruklu yıldızı takip eden Rosetta’nın yıldıza çarparak
son görevini yapışını izlemiştik. Bilim adamları elde edilen verileri
çalışacaklar yıllarca.
4,6 milyar yıl önce meydana gelen Güneş Sistemi’nin oluşum
modellerinde gökcisimlerinin Güneş’e uzaklığı ile kimyasal bileşimi arasında
bir ilişki kuruyor olması nedeniyle gökcisimlerinin incelenmesi önem taşıyor.
Bir kuyruklu yıldızı
inceliyor olmanın çekiciliği nedeniyle olsa gerek, Japonların Asteroid
Ryugu’yu gönderdikleri Hayabusa2 (H2) aracıyla incelemeleri ve üzerine bir
gözlem aracı indirmeleri Rosetta kadar ilgi çekmedi. Hele ülkemizde hemen hemen hiç!
Oysaki yaklaşık
880 metrelik çapıyla Küçük Prens’in “Astreoid B-612”sini çağrıştıran Asteroid Ryugu
etrafında olanlar bence Rosetta’nınkinden
daha heyecan verici.
3
Aralık 2004’te Tanegashima Uzay Merkezi’nden gönderilen H2 tam 1302 gün sonra
27 Haziran 2018’de çapı yaklaşık 880 metre olan Ryugu’ya ulaşmış ve 20 km.
uzağına yerleşmiş. 16 Temmuz 2018 haftasında ise asteroidin yüzeyine 6 km kadar
yaklaşarak görüntüler alıp göndermiş.
Ryugu’nun
önemi, Dünya ve Mars yörüngeleri arasında diğer C tipi astreoidlere göre görece
daha yakında olması. Şu anda dünyamızdan
300 milyon kilometre uzakta. Dünyadan Ryugu’ya bir sinyal onaltı dakikada
ulaşıyor.
H2
astreoidin çevresinde yaklaşık 18 ay kalacak ve astreoide birkaç defa yaklaşıp
uzaklaşarak kütlesini ölçecek. Bir inişinde bırakacağı “impactor” ile yüzeyde
bir krater oluşturacak (Philae yedi dakika boyunca çekiç darbeleri indirmesine karşın
kuyruklu yıldızın yüzey kayalarını kırmayı başaramadı ve bozuldu!).
Krateri açmak için yapılacak patlatma sırasında astreoidin arkasına geçerek
kendisini koruyacak. Ancak aynı zamanda patlamayı fotoğraflayabilmek için bir
kamera fırlatacak. Daha sonra kratere inerek malzeme toplayacak. Bu malzemeyi
2020’de dünyaya getirecek. Çılgınca bir oyun gibi!
H2
genellikle güneş ve astreoid arasında konumlanacak. Yüzeye inecek araçlardan birisi MASCOT
(Mobile Astreoid Surface Scout) bir mikrodalga fırın büyüklüğünde. Toplayacağı
mikroskobik örneklerde organik malzeme incelenecek.
MASCOT
altmış metreden yüzeye atıldıktan sonra üzerindeki sensörleri yardımıyla doğru
pozisyona gelecek (spektrometrenin aşağıda, kamera ileriye bakar pozisyonda). MASCOT’un
yüzeyde hareketi üzerindeki bir kolun (DLR Robotics and Mechatronics Center geliştirdi) dönmesiyle
düşük graviteden yararlanılarak takla atma biçiminde olacak. Ekim’de yüzeye
inen MASCOT’un Li-iyon pilleri (16 saat süren iki astreid günü boyunca dayanabilecek.
Taşıdığı radyometre (DLR
Institute of Planetary Research katkılarıyla) ile gece gündüz ısı
ölçümleri, manyemetre ile manyetik alan yoğunluğu ölçümü, kızılötesi spaktral
mikroskop ile minaral bileşimlerinin analizi ve yama (patch) antenle de iletişim
ve veri aktarma yapacak.
Elde
edilecek bilgilerin, astreoidin dünyaya çarparak yaratacağı ölümcül etkiyi
engellemek üzere yörüngesinden saptırılması için kullanılabilecek.
Kullanılan
araçları çok küçük ancak misyonu çok büyük bu bilimsel faaliyette uluslararası
işbirliğine örnek olacak biçimde Japan Aerospace Exploration Agency (JAXA), French Space Agency (CNES) ve German
Aerospace Center (DLR)’ın biraraya geldiği görülüyor.
Dünyamızdan
300 milyon kilometre uzakta minicik bir astreoidi yakalayıp üzerine araç
indirebilmek için çözülmesi gereken problemlere bir örnek olmak üzere kütlesi
nedeniyle dünyanın yerçekiminin 60.000’de birine sahip bir kütlenin üzerine 60
metre yaklaşarak bir cismi fırlatabilmeyi vermek yeterli olacaktır sanırım.
Bütün
bunlar olurken gözlerimizi, algılarımızı ve geleceğimizi kör edercesine
yönetilen ülkemizin yapay gündeminde bir başka karanlık evrene savrulur
gibiyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder