Yeniliğe ayrılan kaynakların kimlere ve hangi alanlarda kullandırılacağı sorusunun yanıtı “eşitsizliklerin giderilmesinde” bir araç olarak kullanılabilir mi?
Yenilik (inovasyon)
akademisyenlerin, politikacıların ve uygulamacıların ekonomi ile ilgili çalışma
ve tartışmalarında giderek daha fazla öne çıkan bir kavram. Örneğin 1960’lardan
yaklaşık günümüze kadar İngiliz parlamentosunda iktidar ve muhalefetin konuşmaları
üzerinde yapılan bir araştırma yenilik sözcüğünün kullanımının binli sayılardan
onbeş binlere arttığını göstermiştir. Genç (39) Fransa Başkanı Emmanuel Macron da Elysée Sarayı’nda
yaptığı ilk konuşmada “iş özgürleşecek,
şirketler desteklenecek, eylemlerimin merkezinde yaratım ve yenilik olacaktır”
diyerek seslendi Fransızlara.
Günümüzde
yenilik siyasaları hemen bütünüyle kapitalizmin neo-liberal kurallarıyla biçimlendirilmekte
ve araçlarıyla da uygulanmaktadır. Piyasa ekonomilerini sorgusuz sualsiz kabul
eden bizim gibi ülkelerde yenilik siyasalarının strateji ve hedeflerinin
“kes-yapıştır” yöntemi ile uygulanması
yenilikçilikten beklenen ekonomik yararların ve refah artışının bir türlü
sağlanamamasına neden olmaktadır.
Politikanın
temel işlevi kaynakların/refahın paylaşımının kimler yararına ve nasıl
yapılacağının siyasalarının ortaya konulmasıdır. Sağ-sol ayrımının da bu
yaklaşım üzerine kurulması yanlış olmasa gerek. Yenilik siyasaları bağlamında
bu ayrım nasıl tanımlanmalıdır? Yenilik kavramının tanımı, yeniliğin ekonomiye
kazandırdığı değerlerin paylaşımını içermez. Ancak yenilik siyasalarının yaşama
geçirilebilmesinin gerektirdiği kaynakların kimlere ve hangi alanlarda
kullandırılacağı sorusunun yanıtı “eşitsizliklerin giderilmesinde” bir araç
olarak kullanılabilir mi? Bilim-Teknoloji-Yenilik (B-T-Y) alanlarının
fonlanmasında kamunun hâlâ önemli bir işlevi olduğu düşünüldüğünde bu soru daha
da önem kazanacaktır.
Yenilikçilik solun doğasında vardır
Doğrusal bir
yaklaşımla yenilik siyasaları yenilikçi ürün, üretim yöntemi ve hizmetlerin
yaratacağı katma değeri yüksek ürünlerin, refahı arttıracağı varsayımına
dayandırılmaktadır. Ancak bu varsayımda hem yenilik sürecinin karmaşıklığı hem
de “kim için yenilik?” sorusu içerilmediği ve sosyal bir boyutunun olması
gerektiği göz ardı edildiği için refahın paylaşımında sorunlara neden
olmaktadır. “Eşitsizliklerin giderilmesi”, sağ-sol siyasette önemli bir ayraç
olduğuna göre yenilik siyasalarının tasarımında da bunun yansımasının olması
beklenir. Örneğin sol siyaset için, sağın rekabet esaslı “açgözlülük iyidir”
etkisinden ve patent kısıtlamalarından uzak, B-T-Y için bilginin akıldan akıla
dolaştığı ve tekrar ve tekrar zenginleştirilip yenilenerek toplumsal yarara
dönüştürüldüğü ortamların yaratılması programlarında yer alamaz mı? Ya da B-T-Y
siyasalarının kaynakların öncelikle sağlık, eğitim, sosyal hizmetlerde,
ulaşımda, kamu ve yerel yönetimlerde, bölgesel kalkınmada kısaca
eşitsizliklerden en çok etkilenenlerin yaşamlarını kolaylaştıracak alanlarda
yeniliklerin ortaya çıkmasına ayrılması ve desteklenmesi biçiminde tasarlanması
öngörülemez mi? Söz konusu alanlar
yalnızca sosyal bir içerik taşıyor gibi görünse de önceliklendirilmeleri
durumunda bilimin ve teknolojinin farklı alanlarının arakesitinde yer alıyor olmaları
nedeniyle toplumsal refaha katkıları da yüksek olabilecektir.
Yeniliğin
tanımı gereği ancak piyasa ekonomisi kuralları içinde yapılabileceğini
savunanlara amatör laboratuvarlar veya akademik çevrelerde geliştirilen pek çok
yenilikçi üründen birkaç örnek vermekle yetinelim. Başlangıçta askeri amaçlarla
ve kamu araştırma kurumlarınca geliştirilen GPS ve onun altyapısını oluşturan
uydular ve atomik saat, çok odaklı camlar, kuvöz, doğum kontrol hapları gibi.
Bu noktada solun
doğası gereği yenilikçi olması gerektiğinden hareketle, yenilik kavramının ve yenilik
siyasalarının sol siyaset programlarında bir araç olarak anlaşılıp kullanılma gerekliliği
ve olasılığı var mıdır sorusuna yanıt aramak, geleceği inşa etmek için önem
kazanmaktadır.
Bu yazı HBT'nin 23 Haziran 2017, S.65'de yayınlanmıştır.
HBT'yi OKUYUNUZ ... OKUTUNUZ ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder