Teknolojik olarak gelişmiş bir toplumda eğitimli her kişinin matematik bilimlerinin değişik yönleriyle yakınlığı olması beklenir.
Günlük yaşamımızda pek farkında
olmasak da matematik yaşamımızın her noktasına etki eden bir bilim dalıdır. Örneğin, cep telefonumuzda bir numarayı çevirmek
istediğimizde her adımda matematik bilimleri gerekmektedir. Önce, onluk
sistemde girdiğimiz sayılar ikili (0-1) sisteme sonrasında elektro manyetik
sinyale çevrilerek bir alıcı aracılığıyla aktarılacak ve son olarak da sese
dönüştürülecektir. Bu işlemlerin arkasında matematik bilimlerin matris analizi,
doğrusal cebir, rassal matrisler, grafik modeller gibi araçları üzerinde
geliştirilen, “hata düzeltme kodları”, “doğrusal ve doğrusal olmayan
filtrelemeler”, hipotez testi”, “parametre tahmini” gibi teknikler vardır.
Daha da genellersek sistem tasarımı ve senaryo
analizleri için veri analizinin veya bilişimsel modelleme ve benzetimin kullanıldığı
her durumda matematik bilimlerine gerek duymaktayız. Bilimde ve mühendislikte,
iş dünyasında ve kamu yönetiminde dev boyutlarda verinin karar süreçlerinde
kullanılmaya başlanması da matematik bilimlerinin yeni araçlarının
kullanılmasını gerektirmektedir. Matematiğin sembollerden oluşan ortak dili
ülkelerin dillerinden bağımsız olarak iletişim kurmaya olanak tanımaktadır.
Teknolojik olarak gelişmiş bir toplumda eğitimli her kişinin matematik
bilimlerinin değişik yönleriyle yakınlığı olması beklenir.
Amerikan Bilimler Akademisi’nin “The Mathematical Sciences in 2025” projesinin bir ürünü olan “Fueling Innovation and Discovery: The Mathematical Sciences in the
21st Century, The National Academies Press”
başlıklı kitap, matematik bilimlerindeki son gelişmelere ve bu gelişmelerin
dünyayı algılamamıza, yeni teknolojilerin geliştirilmesine ve endüstriye nasıl
etki ettiğine örneklerle açıklık getirmektedir.
Sergey Brin ve Larry Page 1997’de Stanford’dan
mezun olurken deneysel bir arama motoruyla (Google) ilgili yazdıkları
makalelerinde, her bir Web sayfasına bir sıralama değeri vermeyi öngördükleri
yöntemlerine PageRank ismini verdiler. Her
bir Web’in PageRank değeri kendisine bağlı sayfaların PageRank’lerinin bir
fonksiyonuydu. Böylece bir PageRank hesaplaması için diğer bütün PageRank’ların
bilinmesi gerekiyordu. Algoritmanın parlak yanı insanlara doğrudan sormadan
değerlendirmelerini hesaplamaya katabilmesindeydi. Bu algoritma matematiğin çok
bilinen öz vektör problemiyle (eigenvectors problem) ilgiliydi. PageRank
algoritması bir grup vektöre (diğer PageRank’lar) uygulandığında pek çoğu
değişecek ancak esas PageRank vektörü aynı kalacaktır.
Matematikle gelişen Google'ın 2004’te
24 milyon dolar olan marka değeri, 2017 yılında 109,5 milyar dolara yükseldi.
Netflix, Internet üzerinden film kiralayan ve
son yıllarda büyüyen bir firmadır. Kullanıcının daha önceki değerlendirmelerini
ve diğer kullanıcıların değerlendirmelerini dikkate alarak filmler için beş
yıldız üzerinden değerlendirme tahminleri yapan Cinematch adlı kendi
algoritmasını kullanmaktadır. Cinematch
yaklaşık olarak 0,95 “yıldız” hatası ile tahminde bulunmaktadır. Netflix 2006
yılında bu hatayı %10 iyileştirecek çözüm için bir milyon dolar ödüllü bir
yarışma açmıştı. Yarışmacılar algoritmalarını 500.000 kullanıcıya ait 100
milyon değerlendirme üzerinde deneyebileceklerdi.
Ödül kazanan çözüm bütünüyle matematik bir
teknik olan Tekil Değer Ayrışımı’nı - Singular Value Decomposition (SVD)-
kullanmıştı. Aynı teknik gen ağyapılarının tanımlanmasında da kullanılmaktadır.
DNA yapısı: Görüntü "U.S.
Department of Energy Genomic Science Program" ından |
1990’da başlatılan insan genomu projesinin 15
yıl süreceği öngörülmüştü. 1998’e gelindiğinde, biyo-enformatikteki ilerlemeler
projenin iki yıl içinde bitirilmesini sağladı. Bu gelişmeyi biyolojinin
bilişim, istatistik, doğrusal cebir ve geometri ile birleşerek biyo-enformatik
olarak gelişmesi sağlamıştı.
Sonunda atıma dönüşen süpernova patlaması animasyonu, NASA https://imagine.gsfc.nasa.gov/science/objects/supernovae1.html |
Evrenin en etkileyici olaylarından olan
süpernovaların (enerjisi biten Büyük Yıldızların şiddetle patlaması durumu) oluşumunun
laboratuvar ortamında tekrarlanamayacak olması üzerlerinde çalışılmasını
güçleştirmektedir. Bunu olanaklı kılan ise bilgisayar benzetim (simülasyon)
modellerinin tasarlanmasını sağlayan matematik ve istatistik bilimleridir.
Benzer biçimde çok büyük, çok küçük, çok yavaş, çok seyrek, çok tehlikeli, çok
pahalı olayların çalışılması için de geçerlidir.
Hücre altı boyutlarda (büyük
moleküller, proteinler) çalışmaya örek olarak, hücre zarından belli iyonların geçişini
düzenleyen proteinin (FiP35), 200 mikro saniyede (saniyenin 5000’de biri) 15
kez kapanıp açılmasının özel amaçlı süper bilgisayar kullanılarak gözlenmesi ve
fotoğraflanması ancak matematik kullanılarak gerçekleşebilmiştir.
Bir proteinin açılıp kapanmasının özel amaçlı süperbilgisayar Anton kullanılarak elde edilen anlık görüntüsü.
Matematik sayesindedir ki on
yıllardır biyolojide deneyler, in vitro –
test ortamında kimyasallarla deney, in vivo – yaşayan organizmalar
üzerinde deneylerle sınırlı iken buna in silico – bilgisayar ortamında
modellerle deney de eklenmiştir.
Akademik çalışmalar, son 50 yılda süper
bilgisayarların kapasitelerindeki gelişmenin en az %50’sinin donanımdaki
gelişmelerden çok matematik bilimlerindeki algoritmalar ve sayısal yöntemlerle
sağlandığını göstermektedir.
Matematiğin
gücü yaşadığımız günlerin karanlığını gidermeye yeter mi derseniz, insanlık
tarihinin bilimin aydınlatıcı gücünü kullananlarca gel gitlerle olsa da hep
aydınlığa yönlendirildiğini bilmek umudumuzu besliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder