“…
/üzgündür umutlar, üzgündür Türkçen, üzgündür güzel ülken/” taa
Aykut Göker |
Aykut Göker Cumhuriyet
Bilim Teknoloji’nin (CBT) 6 Mayıs 2000, 685. Sayısında açılan “Politik
Bilim” köşesinde geniş kesimlere ulaştırmaya başladığı bilim-teknoloji (B-T)
politikaları eksenli yazılarına yaklaşık 15 yıl sonra 1484. Sayıda son verirken
yazdığı “Hoşça kalın” başlıklı yazısını şöyle bitiriyordu:
“Bilim
ve teknolojiyle kalın; ama bilim ve teknolojiye atfedilebilecek bütün
iyiliklerin de kötülüklerin de bilim ve teknolojiyi kullanan insandan
kaynaklandığını ve kötüye kullanımlarını önlemede tek çarenin
savaşsız-sömürüsüz bir ülke, savaşsız-sömürüsüz bir dünya için insanı
değiştirmek olduğunu hiç unutmadan… Hoşça kalın…”
Bu son paragraf onun bütün dünya görüşünün de özeti ve
anlayanlara, yoldaşlarına, aydınlık insanlara, yurtseverlere vasiyetiydi.
Çok önemsediği Politik Bilim köşesini devretmesi bu yöndeki
çalışmalarını noktaladığı anlamına gelmiyordu elbette. Bu karar oluşturduğu
kişisel ajandasındaki görevlerini tamamlamak üzere bir sadeleşmeye gitmek ve
odaklanma gereksinmesi nedeniyleydi.
Köşesinin adı onun yaşamında büyük bir beceri, kararlılık ve
titizlikle sürdürdüğü bilim-teknoloji politikaları alanı ile sosyalist bakış
açısını birleştirme çabasının bilinçli bir seçimiydi. Sosyalist kimliğini
koruyarak değişik platformlarda (Türkiye İşçi Partisi-TİP, Tüm Teknik Elemanlar
Derneği-TÜTED, Türkiye Barış Derneği,
TMMOB Makina Mühendisleri Odası, Bilim ve
Sanat Dergisi, Cumhuriyet
Gazetesi) kesintisiz sürdürdüğü özverili çalışmaları mühendislik, sanayileşme,
B-T, B-T-Yenilik ekseninde gelişti.
Bu eksende sürekli öğrenirken, öğretirken,
sorgularken ve bir üst düzeyde bilgi üretirken referansı her zaman kendi dünya
görüşü oldu. Görev aldığı bütün platformlarda ve kurumlarda bu kimliği ile
bilindi, saygı duyuldu ve dinlendi.
Özellikle 1990’larda hareketlenen ülkemizin bilim-teknoloji
politikaları oluşturulması sürecinde TÜBİTAK ve Teknoloji Geliştirme Vakfı’nda (TTGV)
önemli görevler aldı ve etkin oldu.
Titiz ve düzenli çalışma yaşamında en duyarlı olduğu
konulardan birisi kavramların doğru kullanılmasıydı. Örneğin, “teknolojiyi her derde çare bir ilaçmış gibi
sunmayı, toplumsal devrim – toplumsal politikalar yerine ‘bilimsel ve
teknolojik devrim’ kavramını ikame etmeyi, bilim ve teknoloji nasıl olsa her
şeyi çözecektir rahatlığını yaygınlaştırarak toplumsal mücadele
perspektiflerinin önünü kesmeye neden olacağı” için eleştiriyordu.
Görevli yurtsever bir kuşağın parlak bir temsilcisiydi. Bu
nedenle o hep bir örgüt içinde yer alacak, sürekli öğrenecek, paylaşacak,
öğrenmeyi öğretecek, yazıya dökecek, anlatacaktı. Bütün bunları büyük bir
disiplinle yaparken bir yandan da görev aldığı her alanla ilgili sistematik bir
arşiv oluşturarak tarihe belge bırakmaya çalışacaktı. Başkanlığını yaptığı TÜTED’in
kalan belgelerini 1980 darbe koşullarında saklayabilmiş ve yakın zamanda
oluşturulan bir web sitesine (tutedarsiv.org)
aktararak bu görevini tamamlamıştı. Benzer biçimde aynı dönemde yaşanan Barış
Derneği Davası ile ilgili çalışmasını tamamlamaya bir adım kaldığını biliyoruz.
Görme yetisini yitirmesiyle birlikte onun 1960’lardan bu
yana ülkemizin B-T politikaları serüvenine ait belgelerden oluşan arşivini
gözden geçirerek güvenilir kurumsal bir yapıya teslim etmek onun için en önemli
konu olmuştu. İçinde benim de bulunduğum bir grubun imecesiyle yapılan
çalışmanın ilk aşamasına Aykut abinin de katılmış olması yaşamımızın en değerli
anılarını oluşturacaktır. Bu görevin onu kaybetmeden bir gün önce tamamlanmış
olduğundan dilerim onun da haberi olmuştur. Onu memnun edecek bir diğer gelişme
ise bu arşive O.D.T.Ü Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi’nin
(TEKPOL) sahip çıkacak olmasıdır.
Aykut Göker’in B-T politikaları alandaki önemli bir diğer
hizmeti ise “bilim teknoloji inovasyon politikaları” sitesini (inovasyon.org) kurmuş olmasıdır. Kişisel çabasıyla kurup yönettiği ve alanında
nitelik ve nicelik olarak tek olan inovasyon.org onun ülkemizin B-T-Y
politikaları dünyasına çok değerli bir armağanıdır. Bu platform onun
ilkeleriyle yaşatılacaktır.
Onunla yolum yeni mezun bir mühendis olarak teknik eleman örgütlenmesinin
önderliğini yaptığı 1976 yılında kesişti.
Bu tarihten başlayarak sayıları giderek artan bir grup mühendis onun
öncülüğünde bir öğrenme yolculuğuna çıktık. Yurtsever bir çizgide sanayileşmeyi
savunarak başlayan bu yolculuk zamanla B-T-Y çizgisinde devam etti.
Aykut Göker’in şimdilik inovasyon.org
sitesinde yer alan “Yaratıcılık ve Yenilikçiliğin Kültürel Kökenleri ve Bizim
Toplumumuz - Çözümleme Denemesi” başlıklı çalışması üzerinde ayrıca durulması
gerekir. O, bu çalışmasında ‘Niçin yeterince yenilikçi ve yaratıcı olamadık?’
sorusundan hareketle “Kültürel kökenler söz konusu olunca, okuyucularımı
neredeyse 2000 yıllık bir tarih yolculuğuna çıkarmayı da göze aldım. Dilerim,
yitip gitmeden, günümüz Türkiye’sine yeniden dönebiliriz” derken geldiğimiz
noktayla ilgili endişelerini de belirtiyordu. Çok kapsamlı bu çalışması ile
Aykut Göker, son 15 yıldır ülkemizin aydınlanma sürecine artarak yapılan
düşmanca saldırılara kendi bildiği yoldan yanıt vermeye çalışmakta ve
hesaplaşmaktadır. Böylesi bir denemenin inovasyon.org’da
kalmayıp kitaplaşması onu çok memnun edecekti. Umarım bir gün bu gerçekleşir.
Yetkin bir yurtsever mühendis, savaşsız-sömürüsüz bir dünya için mücadele eden onurlu bir aydın
olarak sürdürdüğü yaşamını 18 Kasım 2016, Cuma günü noktaladı.
CBT’deki ilk
yazısında TÜBİTAK’ta bilim ve teknoloji politikası tasarımıyla uğraştığı
yıllarda yaptığı işi söylediği pek çok kişinin Türkiye’nin bir bilim ve
teknoloji politikası olduğuna ikna olmadıklarından hareketle kendisini “nafile (yararsız) kilisenin beyhude (boşuna
uğraşan) zangocu” olarak gördüklerini yazmıştı.
Sevgili Aykut abi, bilimin aydınlığına
saldırıların arttığı yaşadığımız günlerde ülkemizin aydınlık geleceğini yeniden
inşa etmekte B-T-Y politikalarının çok önemli olduğunun bilincinde yeni “zangoçların”
olduğunu bilmek ülkemiz için taşıdığınız derin endişelerinizi biraz olsun
hafifletir dilerim.
Yaşamımın kırk yılını size yakın geçirmenin onuru ile sizi
yine bir dostunuzu, barış yoldaşınızı uğurlarken söylediklerinizle uğurluyorum,
“Bir insanla bir dünya nasıl kaybedilir;
öyle bir his var içimde.” Sizi çok özleyeceğiz…
taa’nın
(bir yoldaşı), Aykut Göker’e başlıklı şiirinden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder