Küba insanlığa örnek yenilikçi modeller sunmaya devam edecektir.
Devrimlerin
“tahrip edici yenilik” olduğunu söylemek yanlış bir tanımlama olmasa gerek. Küba’yı
ziyaret edenler genellikle zaman tüneli olarak tanımlarlar. Bütün Kübalıların
tasarımcı olduğu söylenir. Nasıl olmasın ki eski model bir Fransız Peouget
arabanın üzerinde bir Rus Motoru, Alman karbüratörü ve bir direksiyon sistemi
görmek hiç de sürpriz değil.
1960’ta ABD’nin başlattığı katı ambargo ile
birlikte Küba’daki Amerikalı mühendis ve teknisyenler ülkeyi terk etmişti.
Devrimin lideri Fidel halkından makina ve ekipmana sahip çıkmalarını ve bakım
ve onarımlarını yapmaları yönünde onları cesaretlendirdi. Artık halk eldeki çok kısıtlı olanakları
kullanarak ve işbirliklerini ve yenilikçilik becerilerini kullanarak bu
güçlüklerin üstesinden gelmeye girişmişti. İçinde Che Guevera’nında bulunduğu
bu hedef zamanla “National Association of Innovators and
Rationalists - ANİR” hareketine dönüştü.
Devrim başta toprak sahipliği üzerinde yaptığı değişiklikler olmak
üzere ideallerini gerçekleştirmeye çalışırken önündeki en büyük engel ambargo
onun getirdiği yoksunluklardı. Buna karşın eğitim ve sağlık alanlarında önemli
iyileştirmeler yapılabilmişti. Küba ile dayanışma içinde olan başta Sovyetler
Birliği olmak üzere diğer ülkelerle kurulan ilişkilerle halkın temel
ihtiyaçları karşılanabilmekteydi. Ancak 1989’da Sovyetler Birliği’nin dağılmaya
başlaması ve Ağustos 1990’da Küba’dan bütün desteğini çekmesi ile ülke büyük
bir krize girdi (The Special Period In
Time Of Peace). Bütün petrol ürünlerinin yok düzeyine indiği, temel
ihtiyaçların karşılanamaz olduğu bir dönem başlamıştı. İthalatın gübrede %80,
hayvan yeminde %70 düştüğü, GSMH’nin %35 azaldığı bu dönemde yetersiz beslenme
nedeniyle 50.000 kişi kör oldu. Küba derin bir ekonomik kriz içindeydi.
Yaratıcılığı daha da güçlü
olarak gelişmekteydi. Bütün rafların boşalmasına karşın ulaşımdan, çocuk
oyuncaklarına, giyimden gıdaya bulunamayan her şey eldeki olanaklarla
yaratıcılıkla ürüne dönüştürülerek basit ancak işlevsel yeni ürünlerle
karşılanmaya başlandı. 1995’e gelindiğinde ANİR hareketi yeni bir ekonomi doğurmuştu.
Ülke yönetimi krizin giderek karmaşıklaşmasını görerek Fidel’in dehasından
ortaya çıkan “The Book for the Family – Aile İçin El Kitabı” başlıklı kitabı
basıp bütün ailelere dağıttı. Kitap, Popular Mechanics vb. uluslararası
yayınlardan alıntılardan oluşmakta ve elektrikli ev aletlerinin basit
onarımları, tıbbi bilgiler, bitkilerden yararlanma ve hayatta kalma gibi
konuları içermekteydi. Ülke bir tür “yaşamda kalma” durumuna geçirilmişti. Bu
duruma dışarıdan bakanlar yaratıcılık ve yenilikçilik için en olumsuz koşulların
olduğunu söyleyebilirlerdi. Oysaki tam tersi halkın yaratıcılığı adeta
fışkırdı.
Bütün
Küba bir buluş ve yaşamda kalma laboratuvarına dönüşmüştü. Müzisyenler, tıp
doktorları, işçiler, inşaatçılar, atletler, mimarlar mesleki ihtiyaçlarını ve
ailelerinin ihtiyaçlarını yaratıcılık ve yenilikçilikleriyle geliştirdikleri
ürünlerle karşılamaya çalışmaktaydılar. Birkaç yıl sonra yönetim dağıtılan
kitabın etkisini ölçmek üzere halktan yenilikçi fikirlerini göndermelerini
istedi. Fikirler yağıyordu. İşitme cihazlarını doldurmak için geliştirilen
aparatlar, ince alüminyum tepsilerden yapılan antenler, bozuk çamaşır
makinalarının parçalarından yapılan çeşitli yeni makinalar, benzinle çalışan
bisikletler (rikimbilis) .
Bu
fikirlerden derlenen “With Our Own Efforts – Kendi Gayretimizle” kitabı
yayınlandı. Bu onurla ayağa kalkma, cesaret ve işbirliği öyküsü nasıl
yaratılmıştı? İki yanıt verilebilir. İlki, Kübalıların eldeki her nesneye
işlevsel sabitlikten (functional fixedness) kurtularak ve nesnelerin “dayattıkları”
işlevlerin dışına çıkarak onların yeni bir amaçla kullanılabilirliğine bakma
becerisini gösterebilmeleridir. İkincisi ise Fidel’in dehasının ürünü kitabın
yaratıcılık tohumu olarak her Kübalının evine girmesidir. Sonuçta bu bir ölüm
kalım savaşıydı. Yenilikçiliği bir yaşam biçimine çevirebildiler. Kübalılar
tasarımları kendilerine ait yenilikçi ürünleriyle gurur duydular, değiş tokuş
yaptılar ve komşularıyla paylaştılar. Her zaman bir başka çözüm, bir başka
geliştirme yöntemi ve olasılık vardır diye düşündüler.
“köylüden
köylüye” olarak isimlendirilebilecek fikirlerin ve uygulama sonuçlarının diğer
köylülerle ve bilim adamlarıyla paylaşıldığı bilgi geçirgenliği ve yayılımı
sağlayan “model” de tarımda bir başka yenilikçilik örneğidir. Buğday ihtiyacının
tamamını dışarıdan karşılamak zorunda (toprak kısıtının ötesinde bölge buğday
yetiştirmeye uygun değil) olan Küba sebze ve meyve ihtiyacını büyük ölçüde
kendi üretimi ile karşılamaktadır. 2007’de, 1988’de kullandığı gübrenin dörtte
biriyle daha fazla üretim yapabilmiştir.
Günümüzde
Küba’nın tarımda çevreyi tahrip etmeden ve sürdürülebilir tarıma dayalı
sağladığı gıda güvenliği ile kimyasallardan arındırılmış agro-ekoloji modeli
içerdiği yenilikçi yaklaşımıyla örnek bir model olarak görülmektedir.
Devrimin
verdiği özgüven ve Fidel’in yol göstericiliğinde bütün yok etme çabalarına
karşın dünyada saygın ve kalıcı bir yer edinen Küba insanlığa örnek yenilikçi
modeller sunmaya devam edecektir.
Konu:
HBT 37. Sayı, Politikbilim: "Devrim; En Yaratıcı Yenilik" Başlıklı Makaleniz Hakkında
Sayın Müfit Aksoy;
Makalenizi gecikmeli de olsa, ilgiyle okudum. Küçük bir katkı yapmak isterim. Ülkemizde ve dünyada hızla yayılmakta olan, tamamen organik solucan gübresi (Vermicompost, vermiculture) üretimi Küba’da başlamış ve tüm dünyaya kullanılmaktadır. Sovyetler Birliği dağılınca, kimyasal gübre ithal edemeyen Küba bu yöntemi geliştirmiştir. Bugün başta ABD olmak üzere tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Bu da başlı başına bir üstün başarı olup, nimetlerinden tüm dünya faydalanmaktadır!
Saygılarımla.
Cengiz ÇAKICI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder