19 Aralık 2016 Pazartesi

Devrim; en yaratıcı yenilik!



 Küba insanlığa örnek yenilikçi modeller sunmaya devam edecektir.








Devrimlerin “tahrip edici yenilik” olduğunu söylemek yanlış bir tanımlama olmasa gerek. Küba’yı ziyaret edenler genellikle zaman tüneli olarak tanımlarlar. Bütün Kübalıların tasarımcı olduğu söylenir. Nasıl olmasın ki eski model bir Fransız Peouget arabanın üzerinde bir Rus Motoru, Alman karbüratörü ve bir direksiyon sistemi görmek hiç de sürpriz değil. 

1960’ta ABD’nin başlattığı katı ambargo ile birlikte Küba’daki Amerikalı mühendis ve teknisyenler ülkeyi terk etmişti. Devrimin lideri Fidel halkından makina ve ekipmana sahip çıkmalarını ve bakım ve onarımlarını yapmaları yönünde onları cesaretlendirdi.  Artık halk eldeki çok kısıtlı olanakları kullanarak ve işbirliklerini ve yenilikçilik becerilerini kullanarak bu güçlüklerin üstesinden gelmeye girişmişti. İçinde Che Guevera’nında bulunduğu bu hedef zamanla “National Association of Innovators and Rationalists - ANİR” hareketine dönüştü

Devrim başta toprak sahipliği üzerinde yaptığı değişiklikler olmak üzere ideallerini gerçekleştirmeye çalışırken önündeki en büyük engel ambargo onun getirdiği yoksunluklardı. Buna karşın eğitim ve sağlık alanlarında önemli iyileştirmeler yapılabilmişti. Küba ile dayanışma içinde olan başta Sovyetler Birliği olmak üzere diğer ülkelerle kurulan ilişkilerle halkın temel ihtiyaçları karşılanabilmekteydi. Ancak 1989’da Sovyetler Birliği’nin dağılmaya başlaması ve Ağustos 1990’da Küba’dan bütün desteğini çekmesi ile ülke büyük bir krize girdi (The Special Period In Time Of Peace). Bütün petrol ürünlerinin yok düzeyine indiği, temel ihtiyaçların karşılanamaz olduğu bir dönem başlamıştı. İthalatın gübrede %80, hayvan yeminde %70 düştüğü, GSMH’nin %35 azaldığı bu dönemde yetersiz beslenme nedeniyle 50.000 kişi kör oldu. Küba derin bir ekonomik kriz içindeydi. 

Yaratıcılığı daha da güçlü olarak gelişmekteydi. Bütün rafların boşalmasına karşın ulaşımdan, çocuk oyuncaklarına, giyimden gıdaya bulunamayan her şey eldeki olanaklarla yaratıcılıkla ürüne dönüştürülerek basit ancak işlevsel yeni ürünlerle karşılanmaya başlandı. 1995’e gelindiğinde ANİR hareketi yeni bir ekonomi doğurmuştu. Ülke yönetimi krizin giderek karmaşıklaşmasını görerek Fidel’in dehasından ortaya çıkan “The Book for the Family – Aile İçin El Kitabı” başlıklı kitabı basıp bütün ailelere dağıttı. Kitap, Popular Mechanics vb. uluslararası yayınlardan alıntılardan oluşmakta ve elektrikli ev aletlerinin basit onarımları, tıbbi bilgiler, bitkilerden yararlanma ve hayatta kalma gibi konuları içermekteydi. Ülke bir tür “yaşamda kalma” durumuna geçirilmişti. Bu duruma dışarıdan bakanlar yaratıcılık ve yenilikçilik için en olumsuz koşulların olduğunu söyleyebilirlerdi. Oysaki tam tersi halkın yaratıcılığı adeta fışkırdı.

Bütün Küba bir buluş ve yaşamda kalma laboratuvarına dönüşmüştü. Müzisyenler, tıp doktorları, işçiler, inşaatçılar, atletler, mimarlar mesleki ihtiyaçlarını ve ailelerinin ihtiyaçlarını yaratıcılık ve yenilikçilikleriyle geliştirdikleri ürünlerle karşılamaya çalışmaktaydılar. Birkaç yıl sonra yönetim dağıtılan kitabın etkisini ölçmek üzere halktan yenilikçi fikirlerini göndermelerini istedi. Fikirler yağıyordu. İşitme cihazlarını doldurmak için geliştirilen aparatlar, ince alüminyum tepsilerden yapılan antenler, bozuk çamaşır makinalarının parçalarından yapılan çeşitli yeni makinalar, benzinle çalışan bisikletler (rikimbilis) . 


Bu fikirlerden derlenen “With Our Own Efforts – Kendi Gayretimizle” kitabı yayınlandı. Bu onurla ayağa kalkma, cesaret ve işbirliği öyküsü nasıl yaratılmıştı? İki yanıt verilebilir. İlki, Kübalıların eldeki her nesneye işlevsel sabitlikten (functional fixedness) kurtularak ve nesnelerin “dayattıkları” işlevlerin dışına çıkarak onların yeni bir amaçla kullanılabilirliğine bakma becerisini gösterebilmeleridir. İkincisi ise Fidel’in dehasının ürünü kitabın yaratıcılık tohumu olarak her Kübalının evine girmesidir. Sonuçta bu bir ölüm kalım savaşıydı. Yenilikçiliği bir yaşam biçimine çevirebildiler. Kübalılar tasarımları kendilerine ait yenilikçi ürünleriyle gurur duydular, değiş tokuş yaptılar ve komşularıyla paylaştılar. Her zaman bir başka çözüm, bir başka geliştirme yöntemi ve olasılık vardır diye düşündüler.

“köylüden köylüye” olarak isimlendirilebilecek fikirlerin ve uygulama sonuçlarının diğer köylülerle ve bilim adamlarıyla paylaşıldığı bilgi geçirgenliği ve yayılımı sağlayan “model” de tarımda bir başka yenilikçilik örneğidir. Buğday ihtiyacının tamamını dışarıdan karşılamak zorunda (toprak kısıtının ötesinde bölge buğday yetiştirmeye uygun değil) olan Küba sebze ve meyve ihtiyacını büyük ölçüde kendi üretimi ile karşılamaktadır. 2007’de, 1988’de kullandığı gübrenin dörtte biriyle daha fazla üretim yapabilmiştir.

Günümüzde Küba’nın tarımda çevreyi tahrip etmeden ve sürdürülebilir tarıma dayalı sağladığı gıda güvenliği ile kimyasallardan arındırılmış agro-ekoloji modeli içerdiği yenilikçi yaklaşımıyla örnek bir model olarak görülmektedir.

Devrimin verdiği özgüven ve Fidel’in yol göstericiliğinde bütün yok etme çabalarına karşın dünyada saygın ve kalıcı bir yer edinen Küba insanlığa örnek yenilikçi modeller sunmaya devam edecektir.

Konu:

HBT 37. Sayı, Politikbilim: "Devrim; En Yaratıcı Yenilik" Başlıklı Makaleniz Hakkında



Sayın Müfit Aksoy;



Makalenizi gecikmeli de olsa, ilgiyle okudum. Küçük bir katkı yapmak isterim. Ülkemizde ve dünyada hızla yayılmakta olan, tamamen organik solucan gübresi (Vermicompost, vermiculture) üretimi Küba’da başlamış ve tüm dünyaya kullanılmaktadır. Sovyetler Birliği dağılınca, kimyasal gübre ithal edemeyen Küba bu yöntemi geliştirmiştir. Bugün başta ABD olmak üzere tüm dünyada hızla yayılmaktadır. Bu da başlı başına bir üstün başarı olup, nimetlerinden tüm dünya faydalanmaktadır!



Saygılarımla.



Cengiz ÇAKICI  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder