4 Ekim 2016 Salı

Tarımsal ürünlere değer katmak


“Değer Kazandırılmış Tarım” tarımsal girişimciler ve kırsal kalkınma için önemli bir stratejidir.


Her yaz yaklaşık bir ayımızı geçirdiğimiz Yusufeli’nin (Artvin) yakın bir köyünde adeta zihinsel ve bedensel olarak arınmaktayız. Köy ne verirse onunla yetinerek geçirdiğimiz sürede sessizliğin, dinginliğin tadını çıkartıp, geceleri uzun uzun samanyolunu seyredip, karanlığın içinden gelen seslerden doğanın devinimini duyumsamaya çalışıyoruz. Gün boyu bulutları ve değişen renkleri ile izlediğimiz dağların eteklerinde Çoruh’un akmakta olduğunu bilmek güzel. Okumak, düşünmek için çok uygun bir ortam.


Barhal Çayı ve Çoruh Nehri küskün

Yusufeli birkaç yıla kadar baraj suları altında kalacak. Önüne set çekilen Barhal Çayı ve Çoruh Nehri küskün, isteksiz akıyor izin verildiği oranda. Yusufeli şimdilik kamulaştırma bedellerinin telaşı ile köpürtülmüş bir ekonomik canlılık içinde yaşıyor. Sanki birkaç yıla yok olmayacakmış, boşalan köyleri, yok olan doğası, bir daha tadılamayacak turfanda üzümleri, ballı incirleri, tesbih tanesi gibi dağılacak insanlarıyla yalnızlığa gömülmeyecekmiş gibi. Olsun önemli olan, son yıllarda üzerinde oluşturulan zoraki meyve bahçeleri ve derme çatma yapılarıyla değeri arttırılmaya çalışılmış arazilerden edinilecek kamulaştırma gelirleridir. Sonrası …? Hiç olmayacak bir seçimle dağların tıraşlanmasıyla oluşturulmaya çalışılan (iyi bir hafriyat getirisi olmalı) alanda yeni bir Yusufeli kurulur, yaşam devam eder (mi?). Çoruh ve Barhal’ından, insanlarıyla kaybolan yerel kültüründen yoksun, tarihini, doğasını yitirmiş olsa da.

“mayişi var neden çalışsın ki”

Köyün uzun süre belediye olmasından kaynaklanan önemli bir geçmişi olsa da bugün giderek küçülmekte ve nüfusu azalmaktadır. Ekilecek geniş arazileri olmasa da sebze ve meyve yetiştirilmeye uygun bir iklimi var. Ancak birkaç arıcının ürettiği bal dışında pazara çıkartabildiği tarımsal bir ürünü yok.  Her aile kendisi için üretiyor. Tarım hemen bütünüyle doğaya bağımlı (bu yıl vuran dolu bütün bahçeleri tahrip etmiş). Az sayıda traktör ve tarım aracı kullanılıyor. Adeta yüzyıllar önceki yöntemlerle sürdürülen tarımda, sahip olunan ampirik bilgiler bile azalan nüfus nedeniyle aktarılamıyor yeni kuşaklara.  Bir zamanların sınıfları dolu lisesinde şimdilerde yirmiye, ilköğreniminde ise yüze yakın öğrenci var. Bu iktidarın idari düzenlemeleri ile mahalle konumuna gelen köy bunun bütün olumsuzluklarını yaşıyor. Genel görünüm, bakımsız bir çevre. Ancak son yıllarda köy dışından girdilerle iki-üç katlı her türlü estetikten ve çevre ile uyumdan yoksun betonarme binalar artmakta. Kaldığımız iki katlı küçük konak son yıllarda yerel ustalara onartılarak yıkılmaktan kurtarılmış. Köyün tescil edilmiş tek yapısı.


Köyün ekonomisi çoğunlukla hükümetin değişik adlar altında yaptığı “sosyal yardımlarla” dönüyor. Bu durum yerel deyişle “mayişi var neden çalışsın ki” olarak özetleniyor. Yörede tamamlanan onlarca HES’in el koyduğu su havzaları nedeniyle yağış durumuna göre bir ay, yirmi günde bir sulanabiliyor bağ ve bahçeler. Yıllardır bir göletle çözülememiş köyün sulama sorunu. Köyün yaylasında devlet desteği ile oluşturulan bodur ceviz bahçelerinin çoğu şehirde yaşayanların.



Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı

Tarımda nüfus azalması, köyden kente süren göç ve tarımın gerile(til)mesi bilinen gerçeklerimiz. Buna karşı Genç Çiftçi Projelerinin Desteklenmesi Programı uygulamaya sokulan yeni bir proje. Kırsal alanda ikamet eden 18-40 yaş aralığında tarımsal faaliyet gösteren veya göstermek isteyen kişilere 30.000 TL hibe destek verilecek programa 378 bin genç çiftçi başvurmuş.  Başvuruların 370 bininin hayvansal üretim konusunda olduğu dikkate alındığında arıcılık, kanatlı, ipek böceği yetiştiriciliği, meyvecilik, seracılık ile tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliği konularında başvuruların 8.000’le sınırlı olduğu anlaşılıyor. Bu yıl için 450 milyon liralık kaynak kullandırılacağına göre “Projesi kabul edilen genç çiftçilere destek verilecek“ dense de yaklaşık 15.000 kişinin bu hibeden yararlanacağı tahmin edilebilir.

Tarımın (köylünün) sorunları keşke bu kadar kolay çözülebilseydi. Yöntem bu iktidarın “sosyal yardımla” para dağıtma yaklaşımına çok uygun. Korkarım sonuç 2003 yılında başlatılan ve Şubat 2016’da başarısızlığı nedeniyle bitirilen Tar-Gel  Projesi gibi olmasın (bkz. Bir projenin (Tarımsal Yayımı Geliştirme Projesi – Tar-Gel) trajik sonu ve Türkiye tarımının durumu, http://inovasyonheryerde.blogspot.com.tr). Hemen hiçbir konuyu bilimsel yaklaşıma, teknolojik gelişmelere ve dünyadaki başarılı örneklere uygun olarak ele alma becerisi gösteremeyen iktidardan beklenmese de kırsal kalkınmada önemi nedeniyle tarımsal ürünlere değer katılması konusuna değinmek istedim.
Tarımsal ürünlere değer katmak
“Değer Kazandırılmış Tarım-DKT” tarımsal girişimciler ve kırsal kalkınma için önemli bir stratejidir. Değer katma, bir ürünü ilk halinden daha değerli bir biçime değiştirmek veya dönüştürmek olarak tanımlanabilir. Örneğin, buğdayın önce una sonra ekmeğe dönüştürülmesi. Bu bağlamda temizleme, işleme, paketleme, pişirme, öğütme, kurutma vb işlemlerle tarımsal ürünlere değer katılabilir.
Günümüzde yerel (ekolojik) ürünler DKT’nin önemli bir bileşeni olup genişleyen bir pazara sahiptir.  Ürünlere değer katmakta yenilik ve koordinasyon iki önemli araçtır. Ürün çeşitleri veya üretim teknolojileri geliştirilmesi yoluyla yapılacak yeniliklerle değer katılabileceği gibi “tarladan pazara” kadar olan sürecin üretici ve tüketici yararına yeniden tasarımı ile de değer katılabilir.
Pazarın talebini dikkate alan özgün ürünler daha fazla değer katacaktır. Ürün değerini arttırmada gıda güvenliği kurallarına uyum (sertifikasyon), ürün reçetesinin ve pazar potansiyelinin belirlenmesi önemlidir.

Küçük işletme olarak başlamak, yüksel kaliteli ürün hedeflemek, pazarın talebini dikkate almak, bir aile işletmesi yaratabilmek, planlama yapmak, yeterli sermayeyi oluşturmak, bilgilenmek başarı için zorunlu konulardır.

Günümüzde küçük işletmelerin “tarladan pazara”  sürecinin her aşamasından daha fazla pay alabilmek için doğrudan satış, sipariş esaslı veya e-ticaret gibi araçları vardır. Aile tarımının, “küçük işletme yönetim sistemi” ile yönetilmesi, ilaç ve kozmetik sanayisi için aromatik bitkilerin üretimine yönlendirilmesi, bölgesel “yenilikçi tarım/gıda merkezleri” oluşturularak desteklenmesi, kümeleşme ve kooperatifleşme ile organize edilmeleri değer katma sürecini destekleyecektir.

Merzifon, Gümüşhacıköy ve Suluova’dan bir grup kadının kurduğu ve el emeği yerel tarımsal ürünlerini Amesia markası ile pazarladıkları kooperatif  (Amesia Çalışan Kadın Arılar Grubu http://www.amesia.com.tr/index.php) buna güzel bir örnek oluşturmaktadır. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder