… evrimsiz, sorgusuz sualsiz, dogmalarla dolu bir eğitim sistemi…
Geleceğimizi
ilgilendiren ve yanıtlanması gereken temel sorulardan birisi, “21. Yüzyılın
sosyal ve ekonomik sorunlarına karşı bilgi ve becerinin nasıl
geliştirileceğidir”.
Yeniliğin esasını
oluşturan insan kaynağının öğrenme ve uygulama kapasitesinin geliştirilmesi eğitim
sistemi içinde ele alınan temel bir konudur. İster geleneksel teknolojilerin isterse de
yeni teknolojilerin kullanımı tanımlı becerilere sahip olunmasını gerektirir. Her
toplum kendi eğitim sistemi içinde geliştirilmek istenen becerilere uygun
olarak öğretmeye değer bulunan bilgileri gelecek kuşaklara aktarmayı hedefler.
Ülkeler bilim ve teknolojinin yönelimlerine göre zaman zaman sahip olunması
gereken becerileri yeniden tanımlarlar. İnsanlığın gelişimine uygun ve doğal
olanı, bu becerilerin geçmişi temsil etmesi değil geleceği karşılamalarıdır. Bu
özelliği ile eğitim sitemi toplumların çağdaş değerlerini yansıtan en önemli
gelişim araçlarıdır.
OECD
eğitimin amaçlarını, “dil ve bilgisayar gibi araçları etkin kullanabilme,
farklı kültür ve birikimlerden insanlarla etkileşime geçebilme, kendi yaşamını
yönetebilme” olarak özetlemektedir. Günümüzün
bilgi ve yenilik esaslı teknolojilerinin geliştirilmesi ve kullanılması çok çeşitli
ve nitelikli becerileri gerektirmektedir. Teknolojik değişikliklerle nitelikli
işgücü arasındaki “tamamlayıcılık”
literatürde “beceri temelli teknik değişim” olarak adlandırılmaktadır. Buna
göre yeni teknolojilerin etkin ve etken geliştirilebilmesi ve uygulanabilmesi
uygun becerilere sahip olmayı gerektirmektedir. Örneğin artımsal yenilik için
problem çözme becerileri öne çıkarken, radikal yenilik “elit bilimsel,
mühendislik ve tasarım meslekleri ve bunlarla ilgili beceriler gerektirir”
(Toner-2011). Gelecek,
geleceğin becerilerine bugünden hazırlanan genç kuşakları yetiştirerek inşa
edilebiliyor (OECD Raporu).
İşte ülkemizdeki durum: 2016 yılı YGS sınavına giren 2 milyon 84 bin adaydan
500 bini 10 üzerinden 3,6 puan almış. YGS’de sorulan 40 soru üzerinden ortalama
yanıtlar Türkçede 16-20, sosyalde 10-12, matematikte 5,5-7,7, fende 3,5-5,5
arasında.
2016 yılı LYS sınavında Türk
Dili ve Edebiyat alanında 56 sorudan ortalama 27,26 soruya cevap verilmiş. 30
soru üzerinden ortalama geometride 4,22, fizikte 5,03, kimyada 9,53 ve biyolojide
7,73, matematikte ise 50 soru üzerinden 9,85 soruya yanıt verilebilmiş. Okullar
özelinde bakıldığında, başta kaynak tahsisi olmak üzere sağlanan bütün
ayrıcalıklara karşın imam hatip liseleri son sıralarda yer almaktadır
(üniversite girişteki başarısızlık %84).
Artık herkesin bildiği PISA sınav sonuçlarına göre ülkemiz 60 ülke içinde
“okuduğunu anlamayan ve matematiksel ve soyut düşünme yeteneği gelişmemiş”
yüzbinlerce lise mezununa sahip bir ülke görünümündedir. “Üniversiteyi kazanmış olsalar da akademik
başarısı düşük bu öğrencilerin günümüzün gelişmiş bilimini kavraması” olası
mıdır? Sevgili
çocuklarımıza sunduğunuz evrimsiz, sorgusuz sualsiz, dogmalarla dolu eğitimin
getirildiği nokta budur işte. Bu duruma öncelikle karşı çıkmaları gerekenler
bir imamın ağından diğerine düşürülen evlatları nedeniyle ebeveynler ve gelecekleri
çalınan gençlerimiz olmalıdır.
Bu acı
veriler, eğitimi çağdışı öğretileri referans alarak oluşturan, kul yaratmayı
amaçlayan 15 yıllık bir iktidarın karnesindeki eğitim başlığının notudur. Bu
ülkenin aydınlık, ilerici, çağdaş vatandaşlarının geleceği inşa hedeflerinin
başında yer alması gereken “çağdaş ve laik” bir eğitim düzeni kurma görevi
bütün ivediliği ile bizleri beklemektedir.
Sizlerin bu
güzel ülke için gelecek hayallerinizi bilmem ama gerçek bir demokrasi
bahçesinde ülkemizin aydınlık geleceğini ancak “Gezi’nin çocukları” ile
kurabileceğimizi görmenizi dilerim.
LGS, YLS verileri, Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ (Çukurova Üniversitesi,
iortas@cu.edu.tr) ”ÖSYM Sınav
Sonuçları ve Dibe Vuran Eğitim Sistemimizin Son Durumu”.
Bu yazı "herkese
bilim teknoloji Dergisi" Sayı 23, 2 Eylül 2016, s. 15, Politikbilim
Köşesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder