Sistemin özü, “Kurumlara ve bu kurumların meydana getirdiği hukukun üstünlüğüne güven”
“Girişimcilik ve filiz firma
(start-ups) miti” başlıklı yazımda
“yenilik
ekosistemi” ve “girişimcilik ekosistemi” uluslararası uygulamalarıyla irdelenerek
“biraz da yapay ortamlarda büyütülmeye çalışılan
yenilikçi küçük firmaların ekonomiye katkıda bulunabilmeleri için
kullanamayacakları miktar ve çeşitlilikte fonlanmasından önce iyi yönetilen bir
yenilik ekosistemine gerek vardır” denilmişti. Bu bağlamda ülkemizin BT/Y
sisteminin irdelendiği “Bilim
Teknoloji ve Yenilik (BT/Y) Sistemimize Sorular” başlıklı yazımda ise yenilik sistemimizin çelişkilerine
değinilerek, “Ancak bir şeylerin
ters gittiği, kaynakların kötü harcandığı, tercihlerin yanlış yapıldığı,
beklenen çıktıların oluşmadığı, sonuçta da BT/Y alanının çok kötü yönetildiği
açık” yargısına varılarak konu tarafların görüşüne açılmıştı.
Tartışma çağrısına gelen geribildirimlerden ikisini
özetleyerek sunuyorum.
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Teknoparkı Yönetim
Kurulu Başkanı Sayın Erdem Bektaş yazısında “Ülkemizde
iyi niyetli çalışmalar var ancak büyük çoğunluğu acil hedefe yönelik değil. Acil
olan; ülke sanayiini katma değeri yüksek üretime yönelterek, daha rekabetçi
olmasını sağlamak ve ihracatı ve milli geliri artırmak. Son 20 yılda Türkiye,
ağırlıklı olarak, yeni Steve Job’lar yaratmak için kaynak ve zaman
harcadı. Burada ülkenin temel
bilimlerden vazgeçmesi ve yeni girişimciler yaratmaması önerilmiyor”
diyor.
YTÜ Teknoparkı, Warwick Üniversitesi’nin (İngiltere) Warwick Manufacturing
Group - modelini seçmiş ve 4 yıl önce 'Endüstriyel Ar-Ge ve Teknoloji
Yönetimi' lisansüstü eğitim programı başlatmış. Finansman modeli “kısmen devletten, kısmen peşin kira toplayarak
kısmen de banka borçlanması.” olarak açıklanıyor ve “Borçlarımızın azalması ile birlikte gelirlerimizin bir kısmını Ar-Ge
projelerine destek için başarılı kiracılara ve Üniversite Sanayi işbirliği
projelerine sarf etmeye başladık” diyerek teşviklerinden örnekler veriliyor.
Son olarak da Sn.Bektaş “Teknoparklar, Ar-Ge
merkezleri, Tübitak gibi kuruluşlarımızın sanayimize yaptığı katkının makro
açıdan yeterli olduğunu savunmuyorum. Bütün bu kurumların çalışmalarını ağırlıklı
olarak sanayimize yönlendirmeleri ve kaynaklarını bu yönde kullanmalarının
gerekli olduğunu belirtmek istiyorum” diyor.
İkinci yanıt kendisini “elektronik tıbbi
cihazların özel birkaç alanında yıllardır ar-ge’mizi yaparak ayakta kalmaya
çalışıyoruz” diyerek tanıtan gerçek bir teknopark filiz firmasından (start-up).
Firma, “başlattığınız tartışma ile söylenecek çok şey olduğunu düşünüyorum” diyerek
birkaç başlıkta mutlaka yanıtlanması gereken yaşamsal
sorunları özetlemiş:
- ülkemizdeki ekonomik ve sosyal düzenin (sosyal
düzeni özellikle eğitim perspektifi için söylüyor ve vurguluyorum; imam hatip
anlayışının, evrimi reddeden ve yap-boza dönmüş zavallı eğitim anlayışının bizi
teknolojide ileri götürmesi mümkün mü?),
- sermayenin kâr anlayışının (bizim sektörde
özellikle, küresel hakimlere sırtını dayayıp sıkıntısız kâr etmek varken, yerel
sermaye zahmetli ar-ge süreçlerine girer mi?)
- küresel rekabet şartlarının, küresel sermayenin
pazar üzerindeki hakimiyetinin, işin teknolojik zorluklarının,
- ve “müşteri” tarafının teknolojik ürünlerin
yerelleşmesinden ne anladığının (sektörümüz alıcıları kamu ağırlıklı; Sağlık
Bakanlığının, SGK ve diğer alıcıların yerelleştirme ve yerli ürünü destekleme
politikaları bence yanlış ve yetersiz, yukarıdaki sorunların doğrudan etkisi
altında)
- bütün sektörleri etkisi altına almış olan
“bozulma”ya (corruption) dayalı kâr
güdüsünün bu anlamda çok önemi var…
Yenilikçiler ve girişimciler
için kurumların ve demokrasinin önemi nedeniyle İktisatçı Daron Acemoğlu ve
siyaset bilimci James A. Robinson’un Ulusların
Düşüşü kitabından alıntılarla bitirelim: “Bu girişimciler rüya
projelerinin hayata geçirilebileceğine başından beri güven duyuyorlardı.
Kurumlara ve bu kurumların meydana getirdiği hukukun üstünlüğüne güvenleri
tamdı ve mülkiyet haklarının emniyetinden endişe etmiyorlardı. Son olarak
siyasal kurumlar istikrar ve sürekliliği güvence altına aldılar.”
Bu yazı "herkese
bilim teknoloji Dergisi" Sayı 21, 19 Ağustos 2016, s. 15, Politikbilim
Köşesi'nde yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder