Merak yoksa hiçbir şey yoktur ...
İnsanlığın beş duyusu ile başladığı merak yolculuğu günümüzde atom altı parçacıklardan ışık yılı boyutuna uzanan bir uzamda devam ediyor. Okyanusların derinliklerinden uzayın sonsuzluğuna kadar her noktaya merakla bakmaya, araştırmaya, sorularına yanıt aramaya çalışıyor insanoğlu. Milyonlarca yıldır bulduğu yanıtlarla yetinmeyip adeta bir çocuğun merak güdüsüyle daha çok soru sorarak insanlığını duyumsuyor.
Açılışta
verdiği konferansında Stephen Hawking, “Bizimle
yıldızlar arasında engel oluşturan büyük boşluğu artık aşabiliriz. Şimdiye
kadar inşa edilmiş en hafif uzay aracını Alpha Centauri’ya bir kuşak sonra
indirebiliriz. Bugün kosmosda atacağımız bir sonraki büyük adıma kendimizi
adıyoruz. Çünkü biz insanız ve uçmak doğamızda var.” diyor.
gezegenlerin fotoğraflarını ve pek çok bilimsel veriyi bir ışın
içinde gönderebilecek.
Günümüz elektroniğinin karakteristiği olan
minyatürleştirme sayesinde içinde iletişim
lazeri, kamera, bilgisayar, nükleer pil ve gerekli
donanımı bulunan pul büyüklüğünde ve bir
gram ağırlığında bir yonga geliştirilmesi olanaklı olacak.
Bu
duyurunun yapıldığı günün, kozmonot Yuri Gagarin'in insanlığa uzay çağını açan
uzaya çıkışının 55. ve NASA'nın, ilk uzaymekiği (Columbia) uçuşunun 35. yılı
olması insan merakının kesintisiz devamının da bir göstergesi olsa gerek.
Stephen Hawking’le Milner’i bir araya getiren
önceki proje ise “dünya dışı yaşamları -extraterrestrial life” araştırmak için başlatılan Breakthrough
Listen projesi. 20 Temmuz 2015’de duyurulan 10
yıllık bu projede Milky Way galaksisinde bir
milyon yıldız ve 100 kadar en yakın galaksinin araştırılması
hedefleniyor.
Dünyanı en büyük iki teleskopunu – West Virginia’daki 100 metrelik Green Bank Teleskopu ve Avustralya’daki 65 metrelik Green
Bank Teleskopu.
Böylece daha önce SETI Programı (University of California, Berkeley’de Mayıs
1999 yılında başlatılan ve “dağıtık bilgisayar” ağı üzerinden dokuz milyon gönüllünün!
katılımla yürütülen ve dünya dışı canlılarla iletişimi amaçlayan yaygın bir
program) ile kapsanandan
10 kat daha geniş bir uzay alanını 100 kat daha hızlı gözlemlemek olası olacak.
Bu proje ile toplanacak saniyede 10GB veri şimdiye kadar topluma sunulan en
yüksek bilimsel veri olarak erişilebilir kılınacak.
University
of California, Berkeley’den astronom Geoffrey Marcy “Teleskopları her dinleyişimizde 88 değil 10 milyon tuşu olan kozmik bir
piyano dinliyoruz.” olarak ifade ediyor duygularını.
Bu nedenle olsa gerek ABD (BRAIN-Brain Research through
Advancing Innovative Neurotechnologies Initiative) ve AB (The
Human Brain Project) insan beyninin gizemlerini öğrenmek ve sinirbilim, bilişim
ve beyinle ilgili tedavi alanlarında bilgilerimizi arttırmanın ya da beyne
benzeyen bir “bilgisayar” oluşturmanın peşine düşmüş durumdalar. Bu yarışa en
son katılan ülke Rusya (A Large Scale Brain Research Project Launched in
Russia, 22 Ekim 2015).
Binlerce bilim insanı dünyanın dört bucağında bunlara benzer
pek çok bilimsel çalışmanın içinde insanlığın geleceği için çalışmakta. İnsanlığın geleceği laboratuvarlarda
biçimleniyor dersek abartmamış oluruz sanırım.
Peki bütün bunlar ne işe mi yarayacak? Merak işte …
***
Darbeler liginde kendisine hatırı sayılır bir yer edinme
peşinde koşan ülkemde yukarıda çok küçük bir bölümünü verdiğimden emin olduğum
çalışmaların bir karşılığı var mı derseniz, çoban ateşini taşıyanların bütün
olumsuzluklara karşın bilim yapmaya çalıştıklarını söylemekle yetinebilirim
ancak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder