Bilimde sürekli yeni hipotezler ortaya atılır, öncekiler çürütülür ve oluşan bilgi birikimiyle yol alınır.
Yaşamımın en şanslı olaylarından birisi liseyi çok
ayrıcalıklı bir okulda, Ankara Fen Lisesi’nde okumuş olmamdır. Lise ikinci
sınıf Biyoloji kitabının evrimle ilgili bölümünü okuduğumda Darwin’le tanışmış,
Galapagos adaları yolculuğundan ve meşhur ispinozlarından çok etkilenmiştim.
Daha da önemlisi “canlı türlerinin ortak bir kökenden ve uzun bir süreçte
türediklerini” söyleyen ve dünyayı algılayışımı değiştiren evrim kuramıyla
tanışmıştım. Türlerin Kökeni’ni
üniversite sıralarında okumuştum. Üniversite hazırlık sınıfında okutulan Inherit the Wind’de[1] gerici ve dinci ideolojinin, politikacılar
aracılığıyla evrimden hareketle bilime karşı çıkışının çarpıcı bir örneğini görmüş,
Devlet Tiyatroları’nda “Maymun Davası” adıyla izlemiştim (1973). Günümüzde bu
topraklarda aynı gericiliğin, orta öğrenim müfredatından evrim konusunu
çıkartması gelecek kuşaklara yapılabilecek en büyük kötülüktür.