Bilim insanları araştırmalarının sonuçlarının etik ikilemleri ile ve bilimin yönetişimindeki sorumluluklarıyla daha çok yüzleşmek durumundadırlar.
Geliştirilen her teknoloji aynı zamanda politika (güç olarak
da okunabilir) da içerir. Örneğin, kitlesel üretim sistemi, nano-teknoloji,
otomobil, radyo-T.V., cep telefonu, insansız hava araçları gibi sistem ve
ürünlerin içerdiği teknolojilerin çevreden sağlığa, iletişimden ulaşıma, eğitimden yoksulluğa
yaşamımızın her alanına olumlu ya da olumsuz etkileri olabilir. Kısacası
teknolojik gelişme sürdükçe teknolojinin yaşamımızda giremeyeceği hiçbir alan
yoktur. Bu durumda zararlarını gidermek veya sınırlamak için ilk akla gelen
kullanımıyla ilgili düzenlemeler oluşturmak olabilir. Nitekim ulusal ve
uluslararası standartlar, yasalar ve kullanım düzenlemeleri ile etik değerler,
insan hakları, bireysel haklar gibi etkilerle “zararları” engellenmeye ya da en
aza indirilmeye çalışılıyor. Ancak ulusal zaferler, dev çıkarlar söz konusu
olduğunda bin bir yalanla teknolojiler en zararlı yönleriyle göz kırpmadan
kullanılabiliyor. Yakın tarihin atom bombaları, Irak ve Suriye savaşları bunun
en kanlı kanıtları. Yani insanlık kendi koyduğu kuralları güç ve çıkar uğruna
kolayca bozabiliyor.