18 Mart 2017 Cumartesi

Endüstri 4.0’ın işgücü özellikleri


Bilim ve teknolojinin uç noktalarında yüksek nitelikli bireylerin varlığı ülkelerin geleceği ve refahı için gereklidir.



Endüstri 4.0 rüzgârı esmeye devam ediyor - her ne kadar ülkemizde biraz “körlerin fili tarif etmesi” biçiminde olsa da-. Yine de konunun gündemde ve konuşuluyor olması olumludur.  Bilimkurgudan Yaşamın Gerçeğine: Endüstri 4.0 (HBT S.7/13 Mayıs 2016) başlıklı yazımda “Ancak devrimin [End. 4.0] kodlarının açık bilgi durumuna gelmesi, çok yüksek nitelikler gerektirmesi ve karmaşık yapısı nedeniyle “arkadan gelenlerin” yetişme olasılığını çok güçleştirecektir… Başta Endüstri 4.0’ın gerektirdiği “insan tipinin” sahip olması gereken özelliklerin çok farklı olması ülkemiz gibi eğitim sistemini geleceğe hazırlayamamış olanların şansını çok azaltmaktadır.” denilmekteydi.

Gelişmiş ülkelerin Endüstri 4.0 bağlamında önümüzdeki birkaç on yılı esas alan geleceğin işgücü becerilerini tanımlama çalışmaları yapmakta oldukları görülmektedir. Bu çalışmalarda, gereken beceriler Endüstri 4.0’ın belirleyici özellikleri olan disiplinler arası, etkileşimli, ağyapı esaslı, sistem özellikli ve veri tabanlı olması esas alınarak tanımlanmaktadır. Buna göre, karmaşık problemleri çözme, eleştirel düşünme, yaratıcılık, insan yönetimi, başkalarıyla eşgüdüm sağlayabilme, duygusal zekâ, usa vurma ve karar verme, hizmet yönelimli olma, görüşme ve ikna etme ve bilişsel esneklik öne çıkan ortak becerilerdir.

3 Mart 2017 Cuma

Bir zamanlar TÜBİTAK!


C. Güner Omay, “Bana göre yaşadığım dönem (1988-2001) TÜBİTAK’ın yükselmesi, Türk bilim ve teknolojisine öncülük etme dönemiydi... kurum hafızasının sıfırlandığını söylemiştim. Bu durumda Türkiye bilim-teknoloji tarihini yazacak kişilerin bilgi ve belge bulmaları çok zorlaşacak, dolayısıyla bu gerçeklerin yazılması güçleşecektir.” diyerek o dönemde yaşayanlar ağzından başarı öykülerini tarihe not düşmektedir.


Ülkemizin bilim ve teknoloji tarihini yazacak olanların 1990-2000 yılları arasında TÜBİTAK’ta başarılan çalışmalara özel bir bölüm ayırmaları gerekecektir. Bu döneme bakanlar ülkemizin bilimsel altyapısına yapılan yatırımların yanı sıra günümüzde Ar-Ge-teknoloji geliştirme-yenilik bütünlüğü içinde ele alınan yenilik sisteminin oluşması için atılan önemli adımları da göreceklerdir.  Ancak 1963 yılında kurulan TÜBİTAK, 2003 yılı ve sonrasında yapılan siyasi müdahaleler ve “liyakatsiz” başkanlar marifetiyle günümüzde Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı-BST’na bağlı bir kuruma dönüşmüştür. Bu arada “toplu personel alımları ve toplu çıkarmalarla kurum hafızası deyim yerindeyse sıfırlanmıştır”.